Bu güne kadar çok şey yaşadım. Çok kırıldım, çoğu zaman intihara kalkıştım ama ölmedim, ölemedim! Ne zaman mutlu olduğumu sansam hep bir engel vardı.Çok sarsıldım ben; yıkılmadım ama enkazım! Benim temelim çürük, ben deprem bölgesindeyim. En tehlikeli fay hattının ortasına inşa edilmiş çürük bir binayım ben! Dış cephem çok iyi boynmış, süslenmiş, herkesin almak isteyeceği türden ama içim çürümüş, içim ağır hasarlar almış. Yıkılmaya yüz tutmuş, inatla ayakta, Benim dış görünüşüme aldanıp taşınan insanlar en fazla 1 ay sonra elden çıkarmak için bahaneler arıyor. Dışım güzel ama içim msraflı geliyor onlara kaldıramıyorlar beni, ve sonunda gidiyorlar. Bu zamana kadar çok aldatıldım, çok kırıldım, çok küstüm hayata...
Benim iki kolum, iki ayağım ve iki gözüm var. Bunlar bana yetmiyor. Aslında dört kol ,dört ayak ve dört göze ihtiyacım var. Benim sana ihtiyacım var! Ben sana alıştım, ben sana güvendim, ben seni sevdim. Gitme, bitmeyelim, terketme beni. Seni çok seviyorum Hakan. sen benim hayatımsın, canımsın.
Lütfen öldürme bizi...
"Karımla aynı evin içinde, ayrı ayrı yatacaz öyle mi?" üzerime doğru gelen adımlarıyla birlikte arkaya doğru geriledim. Onunla aynı evde bulunduğum yetmezmiş gibi bir de aynı oda da kalacaktık.
"Tamam sen, bu oda da yat ben başka oda da yatarım." diye başka bir öneri sundum, ama bu öneri mi de reddeceğinden adım kadar emindim.
"Önerini reddediyorum. Sikseler de seninle ayrı odalar da kalmayacaz, bu oda da karım'ın yanında kalacam." ciddiyetle verdiği cevaba, ağzım açık kaldı.