Tenim göz yaşlarıyla sırılsıklam oldu.Çenesinden veda ederek ayrılan her gözyaşı, göğüslerimin arasından süzülüyor. Yavaşça omuzlarından tutup bedenini vücudumdan ayırdım. Buğulu gözleri ve nemli kirpikleri güzelliğine güzellik katmıştı. İki elimle yanaklarından tuttum ve hafif tebessümle alnına küçük bir buse koydum. Dudaklarım tenine değdiğinde sanki sanki alev almıştı. Belime doladığı kollarını alıp yanaklarında duran ellerimi tuttu. Ona baktım uzunca. Öyle bir haldeydik ki ikimizin dilide mühürlüydü sanki, anlatacak onca şey olmasına rağmen sessizce birbirimize bakıyorduk. Dudaklarım kurumuştu, hafifçe ıslatıp kulağına zar zor fısıldadım. -Seni çok aradım ama bulamadım. Gözlerinde dünyamı saklayan kadın. Geç geldin ama hoş geldin. Bana o kadar manalı bakıyordu ki kaybolmuş gibi hissediyordum. Herkesin bize baktığını bile fark edemedim. Gözlerime baktı ve zorla dudaklarını açıp bir kaç cümlede o fısıldadı yüzüme doğru. -Seni hep merak ettim. Aradım ama bulamadım. O kadar özlemiştim ki seni. Her esen rüzgara ben senin adını fısıldadım. dedi Nefesim ritmini kaybetmişti, kalbimse fazla hızlıydı. Ellerimle bedenini sardım. Oda kollarını sıkıca belime doladı ısısını, tenini, özlemini hatta avuçlarında ki çizgilerini bile hissedebiliyordum. İkimizinde gözlerinden düşen yaşlar vardı, belki yılların özlemi gizliydi onlarda belkide kavuşmanın huzuru. Ve son cümleyi ben kurdum. -HASRETİNLE ERİDİM AMA VUSLATIN İÇİN ÖLMEDİM. GÜZEL KADIN TEKRAR HOŞ GELDİN...