" Lanet olasıca hayalet misin nesin adam akıllı cevap versene." Buğra sinirle boş konakta bas bas bağırıyordu şimdi. O hayalet bozuntusu kendi kendine konuşmaktan vazgeçerse eğer ona yardım edecekti gerçekten ama bu koşullar altında ne yapabilirdi ki? Kendisini duymayan hayalete söz geçirmek için görmediği varlığı zincire vuracak değildi. Kendisine alttan alttan sunduğu teklif çok cazipti ama bir o kadar da imkansızdı maalesef. Buğra kendi çevresinde dönüp bir tur attığında şu klasik korku filmlerinde olduğu gibi aniden karşısına çıkıp 'bööö' demesini falan beklemiyorduysa da birden bire görüneceğini düşünmüştü. Ama öyle olmadı. Önce varlığın hafif bir silüeti göründü. Yüzü hiçbir netlik vermiyordu henüz ama üzerinde beyaz mı krem mi olduğunu anlayamadığı kabarık tuhaf bir elbise vardı. Önündeki görsel karmaşa antenin yörüngesi bozulduğunda televizyon ekranında oluşan görüntü gel gitlerine benziyordu. Buğra'nın kalbi şuan yaşam belirtisi olarak değil de gerçek bir hayaletin varlığına şahit oluyor olmanın heyecanıyla çarpıyordu.