#gizem 🥇(23.03.2021)
Gerçek ailem, Asker, ajan, teşkilat kurgusu.
Işığı sönmüş bir yol.
Yolunu kaybetmiş bir ışık.
Kararan hayatlar, boğazlara sarılmış kirli geçmiş.
Pusuya yatmış düşmanlar.
Değişen soyad ve getirdiği felaketler.
Dokunmadan seven yürek ve o yüreğe tutunmuş cansız bir kalp.
Bir adam bir kadını dokunmadan sevebilir mi?
Peki kadın defalarca kaybetmesine rağmen izin verecek mi yüreğinin yeşermesine?
Her şeyini kaybetmiş, kalbi hasta, karanlığın ortasında kalmış Gecenin ışığı; Dolunay.
Karanlığı üzerine kuşanmış, intikam dan başka bir şey görmeyen fakat gözlerinin karanlığına düşürdüğü ışıkla kendini bulan Gece Yarısı; Bora.
İç içe geçmiş kader, yıllar önce ayırdıklarını tekrar bir araya getiriyor.
Kayıplar hep kalpte.
Kötüler hep kapıda.
Her şeye rağmen birbirinden güç alan bu iki genç galip gelebilecek mi?
****
"Göz renginin siyahını geceden çalmış, içindeki beyaz hareleri ise Gece Yarısı çöken Leylifer den çalmıştı."
Gece yarısının karanlığına doğan Leylifer....
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....