"Size karşı gelmiyorum ama söylediğiniz şeyin doğruluğuna inanmıyorum." Genç kız onca kişi arasından sıyrılıp karşısında duran adama lafını söyledi.Ortam birden sessizleşince Ferah yerine sindi.İşte şimdi büyük bir bela almıştı başına. "Kitabı okudunuz mu?" Usulca kafasını salladı genç kız. "Peki doğruluğuna inanmadığınız bir şeye neden para verip aldınız?" "Çünkü..." Genç adam bir yandan kızı süzüyorken bir yandan da kendisine ulu orta laf atan kıza ayar vermeye çalışıyordu. "Kapağı bana tanıdık geldi Çünkü." Salon daha da sessizleşti.Kız bildiğin sabah cesaret hapı içip gelmiş gibiydi.Karşısındaki adam sanki Türkiye'nin tanıdık yazarı değilmiş gibi kitabına laf atıyordu.Muhtemelen buradan sağ çıkamayacaktı. Bunu bildiği için,içindekileri söylemek istiyordu. "O zaman burada ne arıyorsun? Kitaplarımı beğenmeyen genç hanım." "Ben kitaplarınızı beğenmediği söylemedim.Sadece doğruluğuna inanmıyorum dedim." Genç adamın ilgisini çeken bu kızın söyledikleri ve beyaz teninde parlayan kızıl saçlarıydı. "Hayat yazdığınız her kimse için bu kadar tozpembe değil.Her genç kızın kalbine dokunan hikayeniz var.Peki onları yaşayanlarla hiç konuştunuz mu?" "Ne demek bu şimdi?" "Hayatımı uzaktan izleyip Kitap haline getirmek ve sonunu bu kadar iyimser bitirmek.Doğrusu bravo"Seluruh Hak Cipta Dilindungi Undang-Undang