Soluk Hatıralar
  • Reads 58
  • Votes 14
  • Parts 2
  • Reads 58
  • Votes 14
  • Parts 2
Ongoing, First published Dec 11, 2016
Mature
Nasıl, neden bu duruma gelmişti? İçi acıyordu ne zamandır. Yüreği sıkışıyordu. Hani derler ya, "içimde bir sıkıntı var, korkuyorum kötü bir şey olmasından" diye o da aynen öyle hissediyordu bu gece. Yüzünde günlerdir eksik etmemeye dikkat ettiği tebessümden pencereden boşluğa baktığı şu anda eser yoktu bile. Oysa çok değil bir kaç yıl önce ne kadar da hayat doluydu. Yaşının verdiği boş vermişlikle belki biraz bencil, biraz aşırı, biraz da hassastı. Ama en çok da aşıktı. Artık içi kuru bir kuyudan farksızdı.
 Ne zaman bu duruma gelmişti? Daldığı düşünce girdabından arkasında gelen sevimli seslerle çıktı. Miniği uyanmıştı, ağzında emziğini atmış dikkat çekmeye çalışıyordu. Miniği kendince hareket etmeye çalışıyor, belkide hemen yanında yatan diğer ufaklığa, oğluna ulaşmaya çalışıyordu. Şimdiden birbirlerine bu kadar bağlı olmaları onu korkutuyordu. Oğlunun bugün miniğini rahat bırakmış olmasına da şaşkındı aslında. Tam yataktan bebeği almak üzereydi ki oda kapısının aniden açılması ile kaldı. 
 "Uyanık mı, Ahu'm bugün nasıldı?" diye soran adama baktı kısa bir süre. Bekledi, düşündü bir an nasıldı bugün miniği, her zamankinden fazla ağlamıştı nedensiz yere, sanki bir şeyden huzursuz olmuş gibi. Tam cevap verecekti ki adamın küçük oğluna kaşları çatık baktığını fark etti. "Oğlunu kızımdan uzak tutmanı söylemiştim sana!" dedi adam oldukça soğuk bir sesle. Hemen ardından sesini biraz daha yükselterek devam etti kadının canının ne kadar yandığını bilmeden "Kızımın senin gibi olmasını mi istiyorsun ileride?" Yüzünü sanki midesini bulandıran birşey varmış gibi ekşitti karşısındaki kadına bakarken. "Seni evime aldığıma pişman etme beni!" dedi ve bebekle beraber çıkmasıyla kadın dizlerinin üzerine yığıldı yere. Kendisini en başından beri izleyen küçük oğlundan habersiz..
All Rights Reserved
Sign up to add Soluk Hatıralar to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
İNFAZ hapishanesi  by LorcanTB
41 parts Ongoing
İnfaz hapishanesi. Dünyaca meşhur, insanların kısaca dilinde ölüm hapishanesi. Bu hapishaneye giren hiç kimse yaşayarak çıkmamıştı çünkü burası ölümün gerçekleştiği insanların, daha doğrusu suçluların infaz olunduğu hapishaneydi. Lavinia ise tesadüfen sadece kaza nedeni ile olan bir cinayet suçundan, bu hapishaneye yani bu korkunç ölüm hapishanesine düşmüştü. Yaraladığı gencin ailesi zengin ve güçlü olduğu için onun infaz edilmesini istediklerinde kolayca onu bu hapishaneye yollamışlardı. Şimdi ise Lavinia'nın kalan son yıllarını burada ölümü bekleyerek geçirmesi gerekiyordu. Ancak işler beklenmediği anda değişir... Lavinia'dan.. Testi yapıp beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra korkarak teste baktım. "Siktir". Dilimden çıkan küfüre engel olamadım. Çünkü... "Ay ne oldu giriyorum bak" kapı dan diye açılınca yerimden sıçradım. Cavidan'dı. Elim titreyerek testi ona çevirdim. Çift çizgi... Ben hamileydim... Deli gibi atan kalbim, korku, endişe bir sürü duyguyu aynı anda yaşıyordum şu an... Ben ne yapacaktım şimdi.... .................................................................................. Peki ya Lavinia'nın hayatına İnfaz hapishanesinde her kesin korkulu rüyası olan bir adam girerse? Ve bir anda tüm hayatı o, korkunç adamla birlikte değişirse... ************************************ Tehlikeli aynı zamanda heyecan verici bir aşk hikayesine hoş geldiniz.💖 Nefesinizi kesecek bir hikaye. Başlangıç tarihi ~04.04.2024~ On sekiz yaş ve üzeri için bir hikaye. #aşk #heyecan #18+ #korku #bebek #koruyucu
You may also like
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
Takıntı cover
SEVDA KONMUŞ DALLARIMA  cover
Uzak'a Yakın | Texting cover
İNFAZ hapishanesi  cover
NE MÜNASEBET - Yarı texting cover
EKSTREM cover
BERDEL (+18) cover
orenda +21 cover
GÜNAHA DAVET ( +24 ) cover

Lafügüzaf

16 parts Ongoing

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellatı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.