Laura Fishers işinde iyi, tanınan bir psikiyatristtir. Her vakayı kendi sıra dışı yöntemleriyle çözer ve kalan zamanını yine evi ve işi arasında mekik dokuyarak geçirir. Arkadaşları onun bu işte en iyilerden biri olduğundan emin, hem de yalnızca altı yıldır var olan kariyerine rağmen.
Tüm bunların ona verilecek daha zor bir görevin önünü açacağını kim bilebilirdi ki?
Allison Clare.
Baş edilemez, deli raporu geçersiz sayılmasına rağmen klinikteki hücresinde kalmak isteyen biri.
Hala orada kalmak istemesinin nedeni neydi? Orayı fazla benimsemek? Komik.
Allison ailesinin öldürüldüğünü iddia ediyordu.
Ya resimdeki kızın gözlerindeki duygu?
"Bu resmi bir yerde görmüştüm... Nasıl tanımlanır? Hüzünlü kız... Donuk bakışlı kız. İpek saçlı kız?"
Her geçen gün daha fazla insanın kendini asarak ölmesi bir tesadüf müydü?
Bir de şu şarkı vardı ninni gibi, ölümcül sakinliğe sahip...
"Ah, hatırladım... Şimdi hatırladım! Melankolik Prenses!"
Yıllar önce başlayan bir ayrılık hikayesi.
Daha doğduğu gün ölüm emri verilen bir kız.
Sırlarla dolu bir hayat.
Nefret duyulan bir beden ve sevgiye muhtaç bir kalp.
Yıllardır dedeleri tarafından kadınlara karşı bir nefretle büyüyen dört abi ve bir kardeş .
Kız çocuklarını bir utanç kaynağı olarak gören bir baba.
Yıllardır öldüğünü bildiği kızı için içi yanan bir anne.
Ve ailenin değerini bilen masum bir kız.
Peki sizce bu sekiz kişi onca engele rağmen aile ola bilecek mi?
"Aşiretmiş " sırf kız çocuğu olarak doğduğu için bilinmeyen biri tarafından ölüm emri verilen lakin ağasının emrine rağmen bir masuma kıyamayan bir kahya ile başlayan bir gerçek ailem kurgusudur.