Alamadığı nefes boğazını deşti. Namlular bir çok vücuda yöneltildi. Ruhlar, bir çok bedende gidip geldi. Zaman geçti, iki beden tam kalplerinden çarpıştı. Sonra zaman durdu. ✴ Girdap Tepeçınar, korkusuz, dürüst ve yakışıklı prensini bekleyen genç kızlar için kötü bir tercihti, korkusuz değil, korkaktı; dürüst değil, yalancıydı ve yakışıklı olduğunu da şimdiye dek kimse söylememişti. Prens de değildi zaten. On sekiz yaşına gelinceye kadar Allah'tan tek bir isteği olmuştu hep, yakında gerçekleştirecekti bu isteğini. Deniz Esmer, sapsarı saçlarına rağmen soyadının buna tezat oluşturacak şekilde Esmer olmasına sürekli gülen bir kızdı, bir daha saçlarını göremeyip kendiyle dalga geçemeyeceğini anlayana kadar. Bakışlarındaki karanlığa rağmen gözlerinin arkasında tüm renkleri barındırken Allah'tan tek bir isteği olmuştu, Koray. Deniz, Atatürk Havalimanı'nda neredeyse iki yıldır görmediği sevdiği adamı beklerken Girdap aynı havalimanında tek isteği için koşuyordu. Kaçtığı adamlara son kez bakmak adına kafasını arkaya çevirdiğinde bedeni başka bir bedene çarptı, Deniz'e. Deniz onun Koray olduğunu sandı, Girdap da doğruyu söylemedi zaten. Dedim ya, Deniz kör ve umutlu bir kız, Girdap ise çirkin, yalancı ve korkak. Bu onların garip hikayesi.All Rights Reserved
1 part