"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissederim." Çaresizlikle yüzüne baktım. Alıştığı şeyi kaybettiğinde özlememek için, hiç yaşamamayı tercih ediyordu. "Sen ne zaman istersen ben gelip saçını okşarım Doruk. Bana alışmaktan korkma." diye fısıldadım. Gülümsemesi genişledi. "Saniyelik mutluluklar için senelerimizi yakmaya değer mi, güzel kızım?" dedi. İri gözlerim daha da açılırken bu adamın içinde sandığımdan daha büyük fırtınalar koptuğuna emindim. "Değer. Onca acının sonunda bir gülümseme verecekse değer." ________ Alışılagelmiş 'zoraki evliliklerden' bir parça daha farklı. Bu, en dorukta maviliğini kaybetmiş bir denizin hikâyesi. Bu, hayatı çalınmış küçük bir kızın hayatını tekrar kazanmasının hikâyesi. Yakamoz sularda gümüşten bir iz bırakırken, gökte yıldızlar parlıyordu, Deniz'in Doruk'una kavuşma zamanı gelmişti. Başlangıç tarihi; Aralık 2016 ©Tüm hakları saklıdır.