İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)
  • Reads 701,564
  • Votes 15,800
  • Parts 34
  • Reads 701,564
  • Votes 15,800
  • Parts 34
Complete, First published Dec 13, 2016
Mature
# - Romantizm 1
# - Genelkurgu 3
# - Heyecan 1







-Tüm haklar saklıdır.-
All Rights Reserved
Sign up to add İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı) to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Oluru Var mı? by Solgun_Yazar
20 parts Ongoing
Hira arkasından müjdenin şaşkın serzenişini duydu. "Gördüğünü keşke bize de söylesen!" Bu sırada terminale doğru ilerleyen alper yiğit tanıdık sesi duyunca önce adımları durdu sonra şaşkınca arkasına baktı. İşte o an ona deli gibi koşan hirayı gördü. Alper yiğit'in yüzüne eşsiz bir gülüş kondu. "Peri kızı?" Mırıltısını sadece o duydu. Hira'nın tekrar, "Alper!" diyen sesini duyunca o da terminale giden adımlarının tam tersini atarak hiraya doğru ilerledi. Büyük adımlar atan genç adama nazaran koşan bir genç kızın olması elbetteki birkaç meraklı gözü de üzerine çekmişti. İki beden de ortada buluşup birbirlerine atılınca alper yiğit onu engelleyen çantasını tutmayı bırakıp kızı kucakladığı gibi başını boynuna soktu. Hira alper yiğit'in bedeninde soluyadururken ayakları zemin ile bağlantısını kesmiş havada salınıp duruyordu. "Neden bana haber vermedin?" diye sordu hira. Derin bir nefes daha alıp tekrar konuştu. "Ne olmuş yani saatlerin erken ya da geç olması? Ben senden her an telefonlarını bekliyorum tamam mı?" dedi aksi aksi. Alper yiğit, samimiyetle güldü. Sesi, başını nabzı hızlı atan bir boyuna gömülü olduğu için boğuk çıktı ama hira açık algılarıyla o sesi gayet iyi duydu. Sadece duysa o da iyi ya. Hissediyordu. O gülüşün sahibinin göğsüyle göğsü bir bütünken sanki kendi gülmüş gibi hissediyordu. Kalbi göğsünü deli gibi dövdü. Ne güzel gülmüştü öyle alper yiğit... "Bilseydim," diyip elini hiranın atkuyruğu saçlarına atıp şefkatle okşadı. "Bilseydim seni arardım, Peri kızı. Ama kıyamadım sana. Nasıl kıyayım ki?" * Yayınlanma tarihi: 01/21/2021
KALBİMDE YANGIN  by zeynonunhayalleri34
20 parts Ongoing
Havanın soğukluğuna aldırış etmeyen küçük kız, soğuktan dolayı akan burnunu elindeki mendile sildikten sonra, mendilini çiçekli fisdanının cebine tışıktırdı. Annesi onun yokluğunu farketmeden hemencecik gidecek, onunla konuşup eve geri dönecekti. Akşam olmak üzereydi. Çabuk olması gerekiyordu. Taş avluları bulunan konukların yanından koşar adım geçerken hem kış ayının soğuğu, hem de sert esen rüzgarın serinliği yüzünü kıpkırmızı etmişti. Koşarak hareket ettiğinden dolayı nefes nefese kalmış bir şekilde hedeflediği konağın kapısına gelince duraksadı. Derin derin nefes alıyor, nefes aldıkça da soğuk hava ciğerlerine nüfus ediyordu. Son kez cesaretini toplayıp, önünde dikildiği demir kapıyı yumruklamaya başladı. Demir kapı konağın güvenliğinden sorumlu adamlar tarafından açılınca, kapının önündeki adamlara, ' Annesinin onu, Hacer Hanımağasından bir şey almak için gönderdiğini söyleyerek 'içeriye girip, hemencecik yukarıya doğru kıvrılan merdivenleri koşar adım çıkmıştı.Bu arada bir taraftan da etrafı kolaçan ediyordu. Onun burada olduğunu kimsenin görmemesi gerekiyordu. Onun odasının bulunduğu kata gelince, kimseye yakalanmamanın sevincini yaşıyordu. Sevinçten kahkaha atacak gibi olduğunda yaptığı şeyin farkına varır varmaz, ellerini hızla ağzına kapatıp onun odasının kapısının önüne gelip, kapıyı açıp içeriye daldı. Karşısındaki küçük kızı görmeyi beklemeyen genç adam. Gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyeyemiş ağzını açıp kapatmış, genç kızın şu an da burada ne işi olduğunu sorgulayan bakışlarını küçük kızın üzerine dikmişti. Genç adamın kendisine tuhaf bakışlarlarla baktığını gören küçük kız, heyecandan ne yapacağını bilememişti. Ellerini soğuktan kıpkırmızı olmuş yüzüne kapatıp karşısındaki genç adamın boynuna sarıldı.
SÜVEYDA by hercai_kelebek
18 parts Ongoing Mature
... (Şubat 1998) Pencereye vuran yağmur damlaları beyninde yankılanıyordu sanki, nasıl kendine hakim olamamıştı nasıl böyle bir hata yapabilmişti diye kendi kendini yiyordu. Sevmişmiydi gerçekten? Sevmeyi biliyor muydu? Ayağa kalktı yavaşca, kendine bir sigara alıp yatağın karşısındaki koltuğa oturdu ve sigarasını yaktı. Derin bir nefes çekti, karşısında ki kadın uyuyordu ve yüzü çok huzurluydu. O sevmişti belli ama yanlıştı olması imkansız bir rüyaydı bu. Kendine kızdı yine buraya kadar gelmemeliydi bu iş, hatta hiç başlamamalıydı. Sabah olmak üzereydi ve gitmek zorundaydılar artık. Kadını uyandırdı. Yüzünde bir gülümsemeyle uyanan kadın Kılıç'ın suratını görünce duraksadı. Anladı çünkü onun hem aydınlığını hemde karanlığını çok iyi tanıyordu. "Pişmansın, benimle birlikte olduğun için pişmansın." dedi kadın yataktan kalkıp Kılıç'ın kollarından tuttu. Bir umut hayır demesini bekledi. "Hadi çıkmamız gerekiyor artık, sabah olacak." dedi Kılıç gözlerini kaçırarak. "Bana bu yaptığımız tek gecelik bir ilişkiymiş gibi davranamazsın sen, anladın mı beni yapamazsın bunu!" Duraksadı bir an ama karşısında ki ona cevap vermeyecekti. "Yazık sevginin arkadasında duramayacak kadar aşağlıkmışsın. Hatta belkide hiç sevmemişsindir, ben kendimi kandırmışımdır." İğrenerek bakıyordu adama ama içi kor alevlerle yanıyordu. "Sen misin o yer altının en karanlık Kılıç'ı! Hadi be ordan!" İncinen gururu, kırılan kalbi ve acıyan ruhuyla üzerini hızlıca giyip çıktı odadan. Yaptığımız hata olabilir ama sevdim ben onu diye geçiriyordu aklından ve sevildiğini zannettiğini. O sabah orda herşeyin bittiğini düşünüp çıkıp gitmişti kadın hem o odadan hem de adamdan ama bilmiyordu asıl herşey o gece başlamıştı. ...
GECENİN İZİ by hisssizyazar
33 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
BİN YILIN ŞAFAĞI   (TAMAMLANDI) #Wattys2018 cover
Oluru Var mı? cover
KALBİMDE YANGIN  cover
SÜVEYDA cover
𝐘𝐄𝐒̧𝐈̇𝐋𝐄 𝐓𝐔𝐓𝐒𝐀𝐊 (𝐓𝐎̈𝐑𝐄) cover
Kan Davası  cover
Lavin cover
GECENİN İZİ cover
Türk'ün Kızı (Gerçek Ailem) cover
OKYANUS KOKULU ADAM cover

BİN YILIN ŞAFAĞI (TAMAMLANDI) #Wattys2018

44 parts Complete

"Beni kullan!" dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. "Onu kendinden uzaklaştırmak için beni kullan bu sevgililik oyununa yanında devam edelim. Bırak bizi sevgili sansın. Böyle olursa senide rahat bırakır." aslında güzel fikirdi ama bu tehlikeye onu neden atmak isteyeyim ki? Etrafında zarar görecek bir sürü insan var zaten. Bu yaptığım sadece sayıyı artırır o kadar insanı tek başıma koruyamam. "Bilmiyorum." dediğimde bir adım geriledi. "Tabi gerçekten o salak adamdan kurtulmak istemiyorsan o ayrı bir şey" dedi. Benim için bir kurtarıcıdan daha fazlaydı. Bunu kendime bir itiraf edebilsem her şey ikimiz içinde daha kolay olacaktı. Tabi tehlikenin baş ucumuz da olduğundan bile bahsetmiyordum. "Tabi ki de istiyorum ama o teh..." dememe fırsatı bile vermedi. Böyle bir şeyi benden nasıl isterdi? Bazı nedenlerden dolayı yalan söylüyorum ama bu farklı, büyük ve tehlikeli. Bunu göze alamazdım. Ama bir yanım da istiyordu. Hangi tarafım ağır basıyordu? Yağız'a hayır deyip çıkıp gitseydim bir daha belki de karşılaşmazdık. İstediğim cidden bu muydu? Bir daha Yağız'ı görmeyecektim ama güvende olacaktı. Yinede yanımda olmayacaktı. O kokusuyla huzura uyandığım sabaha bir o kadar uzak olacaktım. Belki de bir daha hiç olmayacaktı. Bunu göze almalı mıydım?