Yavaşça perdeyi açıp karşı balkonda sokak lambasının ışığıyla aydınlanan ona baktım. Eskitme bir sandalyeye oturmuş,sol elini balkon demirine yaslamış diğer elindeki sigarasını dudaklarına doğru götürüyordu. Yelkovan akrebin üstünde durduğunda saat gece yarısını bulmuştu. 22 Nisan takvimde boy gösterdiğinde beşinci yılımızı kendi çapımda,kendi içimde kutladım. Bugün onu ilk gördüğüm gündü. Bugün sevgimin tohumlarının atıldığı ilk an. Sigara dumanını başını havaya kaldırarak dudaklarından dışarı bıraktı ve duman gökyüzüne doğru yol aldı. İlk gördüğüm an kalbim nasıl öyle atıyorsa şimdi de öyle atıyordu. Kalbimin dili ona çok şey söylemek istiyordu ama o duymuyordu."Mutlu yıllar."diye mırıldandım. Kaybedecek bir şeyim yoktu avucumun içindeki umudumdan başka. Onu da kaybedersem yaşama tutunmak için, bu dünya üzerindeki varlığımı doyasıya yaşamak için bir sebebim kalmazdı. Hepsi elimden kayıp gitmesin diye avucumu kalbime bastırıp umudumun bir kırıntısını oraya sakladım. * Nefesi yüzüme çarparken benim nefes almamı zorlaştırıyordu. Nefeslerim boğazıma dizilirken yutkunmam zorlaştı. Dudaklarını diliyle ıslatıp "O yazardan sende sevdiğin bir alıntıyı söylesene"dedi elini başımın yanındaki dolaba koyarken. "Kafkadan mı ?" Başını salladı. Dudaklarımı aralayıp"Ne söyleyeceğim belli de,nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum." 15.12.2016 İnstagram:Busssiiimmm
22 parts