Sessizlik, evet evet sessizlik.
Hayatım sessizlikten ibaretti. Sesin yansıması bile yoktu. Hiç de olmayacaktı. Çünkü benim hayatım buydu.
Peki ben kim miydim?
Ben her zaman sessizliğin içine gömülmüş, hiçbir ortamda fark edilmeyen o sessiz sakin kızdım. Bazen o kadar varlığım yok sayılırdı ki ben bile varlığımdan şüphe ederdim. Yalnızlık bana sonsuza dek yapışmış, beni bırakmayan bir hediyeydi. Hayatımda sahip olduğum tek şey yalnızlığımdı.
Aa bir de, nasıl unuturum? Kulaklıklarım. Beni yok sayan, o kalabalığın sesini susturan o mucizevi hediyem. Biraz olsun iyi hissettiren müzik... Sadece kendime yoğunlaştığım, ortamdan uzaklaştığım, ordan oraya savrulduğum hayallerimin kahramanı.
Nereye kadar sürecekti bilmiyorum. Ama bu sıkıcı boş hayatımın en kısa zamanda bitmesini umuyordum.
İçimden dileğimi dile getirdikten hemen sonra 18. yaş günüm için aldığım pastamın üzerindeki mumları üfledim.
Ve her yıl olduğu gibi ne bir alkış sesi ne de bir insan sesi vardı. Çünkü ben yalnızdım bu hayatta, yapayalnız. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tek başıma büyürken bunun hep böyle süreceğini biliyordum.
>>>>>>>>>>>>
Sadece bir şans...