DÜZENLENDİ! "Basat..." diye inlerken ellerimi tam başının olduğu noktada tişörtümün üzerine koydum. Başını kalbimin üzerine koyduğunda altında kıpırdandım. Karnımdan garipten sesler gelmeye başlamıştı. Bedenim çöküyordu sanki. Tüm uzuvlarım uyuşurken kalbim isyan ediyor, bunu kaldıramadığını bağırıyordu. Sanki Basat'ı itmek ister gibi, hızlı hızlı çarpıyor, göğüs kafesimi delme pahasına yukarı doğru sertçe vuruyordu. Beynim ise düşünmeyi bırakmış, sıcak başın keyfini çıkartmaya başlamıştı. "Basat..." diye mırıldandım tekrar. İki gözümden birden iri taneler yuvarlandı, kulaklarımı sıyırıp yastığa döküldüler. Bir öpücük daha indi kalbim üzerine. Hıçkırdım. "Şşş..." Sıcak nefesi tenimi kavurdu. Başını tişörtümün yakasından çıkarttığında tişörtüm göğsüme kadar açılmıştı zaten. Yüzü yüzümün hizasına geldi, eli önce gözlerimdeki yaşları nazikçe sildi, sonra saçlarım arasına daldı. "Özür dilerim." diye mırıldandı. Şimdi ikimizin kalbinin atışları birbirine karışmıştı sanki. Sol tarafımda kendi kalbimin çarpıntıları, sağ tarafımda göğsüme baskı yapan onun kalp atışları... Ağzımı açtığımda lafları ağzıma tıktı. "Çok, çok özür dilerim." Burnunu burnumun yanına, alnını alnıma yaslayıp gözlerini gözlerime dikti. Titreyen dudakları çok ufaktan dudaklarıma temas edince gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Onu durdurmak istedim ama konuşamadım. Kendini kasa kasa, dünyanın en güzel bahçesine doğru çekti beni. Şimdi dudaklarımdan biri dudakları arasındaydı. Kısa sürdü ama mükemmeldi. Çekti dudaklarını, gözlerini araladı. Usulca fısıldadı. "Yeniden benim kibritim ol. Bir daha asla sönmene izin vermeyeceğim. Söz veriyorum, Barış."