"Ayberg bulunduğu yerden ölümün baş gösterdiği çukurlara bakmaya başladı, dizlerinin üzerine çöktü, artık gücü tükenmiş bitkin düşmüştü, saçlarında aklar belirmişti. Umutsuzluk tüm benliğini sarmıştı.
Gökyüzü bile gördüğü manzaraya dayanamadı ve kısa bir süre sonra, ortaya çıkacak tabloya tanık olmak için kendilerini gösteren bulutların, yağmur damlalarını gözyaşı misali akıtmaya başlamalarını onlardan rica ederek istemişti."
"Dün ve bugün ne fark eder, kana bulanmıştı bir kralın eli,
Tanık olanlar insandı, havada uçuşanlar ise akbabalar,
Engel olacak olanlar kör ve sağır,
Binlerce ruh haykırırken verimli toprak altından,
El ele tutuşanlar, yaşlılar, çocuklar; Duyan çıkmaz mıydı onları bir fani?
Toprağın can damarlarına akıp gidememişti bir damla kan. Önüne çıkan hep engel, hep can,
Uyanmalıydı, gerçeği görmeliydi Ayberg,
Dörtnala koşarken özgürlüğe, cana can katmalıydı"
"Halkı için uğraş veren bir kral, hiç düşünmeden ona ihanet eden bir halk ve onlara ön ayak olanlar. Ayrıca bu sarmalın içinde çaresiz bir komutan, babasının hiç dinlemediği bir oğul ve evlatlığı, her şeyden habersiz bir kadın ve üç günahsız can; İşte tüm bunlar son anların özeti gibiydi bu isyanın. Aslında isyanın sonuçları elbet şimdi ortaya çıkmayacaktı. Ancak o sonuç-lar ortaya çıktığında şu an verdiği etkiden çok daha büyük bir etkiye sahip olacaktı. Zaman tüm bunları gösterecek ve hiçbir pişmanlık fayda etmeyecekti."
###Kullanılan medya ve resimler temsilidir, hikaye ve karakterlerini yansıtmamaktadır.
O soylu babasının gayri meşru kız ıydı
Soylu üvey annesinin istemediği
Soylu üvey kız kardeşinin ablası olarak görmediği
Soylu üvey abisinin kardeşi olarak benimsenmediği
Şimdi üvey kız kardeşi yerine onu feda ediyorlardı
Evlat yerine konulmayan gayrı meşru kızlarını anlaşma karşılığı Kralın Çariyesinden olan zalim bir komutana gelin ediyorlardı
Ömrü boyunca hiç bir şey onun olmadı şimdi de adını ondan alıyorlardı
Kızkardeşinin ismini veriyorlar
Onun yerini almasını istiyorlardı