"Ayberg bulunduğu yerden ölümün baş gösterdiği çukurlara bakmaya başladı, dizlerinin üzerine çöktü, artık gücü tükenmiş bitkin düşmüştü, saçlarında aklar belirmişti. Umutsuzluk tüm benliğini sarmıştı.
Gökyüzü bile gördüğü manzaraya dayanamadı ve kısa bir süre sonra, ortaya çıkacak tabloya tanık olmak için kendilerini gösteren bulutların, yağmur damlalarını gözyaşı misali akıtmaya başlamalarını onlardan rica ederek istemişti."
"Dün ve bugün ne fark eder, kana bulanmıştı bir kralın eli,
Tanık olanlar insandı, havada uçuşanlar ise akbabalar,
Engel olacak olanlar kör ve sağır,
Binlerce ruh haykırırken verimli toprak altından,
El ele tutuşanlar, yaşlılar, çocuklar; Duyan çıkmaz mıydı onları bir fani?
Toprağın can damarlarına akıp gidememişti bir damla kan. Önüne çıkan hep engel, hep can,
Uyanmalıydı, gerçeği görmeliydi Ayberg,
Dörtnala koşarken özgürlüğe, cana can katmalıydı"
"Halkı için uğraş veren bir kral, hiç düşünmeden ona ihanet eden bir halk ve onlara ön ayak olanlar. Ayrıca bu sarmalın içinde çaresiz bir komutan, babasının hiç dinlemediği bir oğul ve evlatlığı, her şeyden habersiz bir kadın ve üç günahsız can; İşte tüm bunlar son anların özeti gibiydi bu isyanın. Aslında isyanın sonuçları elbet şimdi ortaya çıkmayacaktı. Ancak o sonuç-lar ortaya çıktığında şu an verdiği etkiden çok daha büyük bir etkiye sahip olacaktı. Zaman tüm bunları gösterecek ve hiçbir pişmanlık fayda etmeyecekti."
###Kullanılan medya ve resimler temsilidir, hikaye ve karakterlerini yansıtmamaktadır.
YİN YANG SERİSİ | III
Yasak.
Çiğnendiği takdirde, dengeye kırbaç geçirecek bir kural... Gece eğilip bükülecek, tüm karanlık, fâni bedenlere yeniden merhaba diyecek.
Çiğnendi.
Gecenin göbeğinde acılı bir sancı başladı. Bir erkek çocuğu, Melez'in kollarına yerleşirken, acıyla kükredi evren. Gök yarıldı. Ve bir anne fısıldadı.
"Onu koru."
Azgın ruhlar sınıra saldırdı. Tırnakları arasındaki kurumuş kan, bir yenisini isterken aç bir şekilde baktılar yeni doğana. Sıcak nefesler bedenlerini yakıp kavururken deliye döndüler, teker teker...
"Ona öğret."
Alemler ayrıldı, zaman hızlandı. Yeni nefes, özüne hız verdi. Gücü arttıkça bedeni büyüdü. Bedeni büyüdükçe ruh kutsandı...
"Onu sar."
Perde genişledi. Kanatlar saf bir ruhu sardı. Dünyaya yeniden basan ayaklar, toprağa iç çektirdi...
----
Kucağında bebekle ayrıldığı dünyaya yeniden baktı Melez. Kalbinden ayrılmayan bir endişe, cehennem gibi kavurdu her hücresini. Gözlerindeki bal rengi, artık sönüktü. "Şimdi ne olacak?" diye fısıldadı. Belki de ilk kez böylesine korkuyordu. Bulması gereken bir kadın, saklaması gereken bir oğlu vardı... "Bunu tek başıma yapamam."
"Yalnız değilsin baba."
"Evet," dedi başka bir ses. "Yalnız değilsin." Melez, hızla arkasına döndüğünde, Baş Melek pelerini içinde gördü onu. Titreyen gözlerinde birkaç yaş damlası birikirken, ne yapacağını bilemez şekilde oğluna döndüğünde yeniden konuştu ses. "Beni Mahz ile tanıştırmayacak mısın?"
01.07.2023