"Sıla." Hemen döndüm, bir söz bekliyordum, içimde filizlenen bu umut ağacının göklere yükselmesini sağlayacak tek bir söz. "Özür dilerim." İçime çöken bu ağır söze anlam veremedim. Neydi bu şimdi? Neyin özrünü dillendiriyordu. Dilimden şaşkınca savrulan tek kelime oldu. "Ne?" Bu kelimenin ardından elleri omuzlarıma yerleşti ve dudaklarıma erişen dudaklarıyla ağaçlara gizlenen kuşlar havalandı. Gözlerim istemsizce kapandı ve bedenimden etrafa saçılan kıvılcımlar bizi çevreledi. Nefes almıyordu, nefes almıyordum. Onunda gözlerinin kapalı olduğunu kalbimizin iç içe geçişinden hissedebiliyordum. Bana kalbini sunuyordu, ona doğru kalbim yol alıyordu. Hafifçe geri çekildiğinde dudakları hâlâ dudaklarım üzerindeydi, birkaç yumuşak öpücükten sonra nefes aldı. "Yaşıyorum."
30 parts