'Üzerinden hiç bir şey çıkmadı, cüzdanını düşürmüş olmalısın. Telefonunda paramparça. Adın ne?' 'Yeşil! Adım yeşil, bana Yeşil diyebilirsin.' Duraksayıp ona döndüm ve hafifçe gülümsedim. 'Yeşil mi? Bu ilginç.' 'Aslında değil, ne ilginç ne de komik. Senin adın ne?' Cevap vermeden kitaplığıma uzanıp yazdığım kitaplardan birini aldım ve önüne bıraktım. Kitabın kapağına bakıp şaşırıp gülerek cevap verdi. 'Mavi mi? Bak işte bu gerçekten komik.' Çaprazımda duran adamın sırtı bana dönükken ne hissedeceğimi bilmiyorum. Bacağımdaki sızlamanın yoğunluğuna odaklanmam gerekirken, ben karşımdaki adamı incelemeye devam ediyorum pullu, ölmemişiz. 'Üzerinden hiç bir şey çıkmadı, cüzdanını düşürmüş olmalısın. Telefonunda paramparça. Adın ne?' Söylediği şeyi duyduğum an beynim her şeye ara veriyor, emin olmamakla beraber aklıma gelen ilk fikirle: 'Yeşil! Adım yeşil, bana Yeşil diyebilirsin.' Bana döndü ve gülümsedi. Gülümseyişinde anlamsız bir bilgiçlik var pullu. 'Yeşil mi? Bu ilginç.' 'Aslında değil, ne ilginç ne de komik. Senin adın ne?' Cevap vermesi için neyi beklediğini anlamadığım kısa zaman diliminde elini arkasındaki küçük kitaplığa uzatıp bir kitabı ellerime bıraktı. Kitabın kapağındaki isim.. 'Mavi mi? Bak işte bu gerçekten komik.' Kitapları az satmış, bir uçurumun kenarında köpeği Zeus ile karavanda yaşayan bir yazar, Mavi! Kalabalığının içindeki yalnızlıkta boğulan, çok sevdiği İzmir'den Julie'yle kaçan bir karışık,Yeşil! Mavi ile Yeşil'in birleşip ortaya çıkardığı hikayenin rengi uzun süre gözlerinizin önünden gitmeyecek.
4 parts