Farklı İkizler

"Bence bir iki ruj alalım etrafta gezinelim koklaya koklaya bulur," Semih'in dediği şeye Arın kafasına vurup "Saçma sapan konuşma lan," diye karşılık verdi. Mısra saatlerdir ortada yoktu. Normalde endişelenmezdim ama AVM'lerin kapanmaya başladığı saatlerdeydik. Mısra'nın gidebileceği başka bir yer olduğunu sanmıyordum.

Ekin yayıldığı yerden "O kadar da endişelenmeyin. Topuğu kırılmıştır telefonu çekmiyordur," diye dalga geçti. Mısra burda olsaydı boyuyla dalga geçti diye topuklularıyla ona güzel fantaziler kurardı. Ne de olsa benim ikizimdi.

Göksu oturduğu yerden doğrulup "Topukluları kırılsa cırtlak sesi buraya kadar gelirdi," dediğinde ona hak verdim. Doğaç "Ya biri kaçırdıysa?" der demez herkes gülmeye başladı. "Mısra kaçırılsa adama kaçırılmış muamelesi yapardı."

"Adamın fidyesini az bulur, yükseltmesi için nutuk tutardı."

Bende gülerek "Adama acırdım," dedim. O sırada kapı çaldığında ben bakmaya giderken Semih "Mısra elinde adamın kesilmiş kafasıyla gelirse şaşırmayın," demişti. Gülerek kapıyı açtığımda gördüğüm manzarayla kahkahayı patlattım. Ayağında olmak yerine kolların arasına siper ettiği ayakkabılarla sırılsıklam ıslanmış Mısra yüzüne gelen saçı üfleyip sinirle "Kes sesini. Bu ayakkabılara üç yüz elli lira doksan dokuz kuruş verdim ben! Yağmurda ıslanmamalarını istemem gayet normal. Ayağıma giymeye kıyamıyorum ben daha," dedi.