O kadar gerçeklerle yaşıyorum ki; yalanlara muhtacım. O kadar çok ağladım ki sensizlikte; şimdi seninle mutlu olmalıyım. Ben bıraktığın gibiyim be sevdam... Sen benim en çocuksu halimsin. Gülmeyi öğretensin. Çok şey yaşayıp çok şeyden vazgeçtim. AMA senden nasıl vazgeçiyim be kadın. Saçlarını ne güzel dökmüşsün omuzlarına. Gözlerinse rakip olmuş geceyi aydınlatan ay'a. Hele o kokun, kıskanmadı mı hiç seni güller? Rüzgar her santimine dokunmak için sarmadı mı bedenini? Arkana dön de bir bak yarim; geçtiğin yerler de mutluluklar filizlenmedi mi? Güneşin batışını izledin mi hiç? Seni hasretle geceye emanet etmedi mi? Ay'ı, yıldızları izledin mi hiç? Geceye gelişine sevinmediler mi? Kışın kar taneleri nazikçe tenine değip, ürkütmeden vücudunda süzülme dimi? GÜLÜŞÜN ASLINDA BİRAZ BAHSETMEK İSTEDİĞİM... GÜLÜŞÜN; Sonbaharda dökülen yaprak, baharda açan çiçek, yazda esen rüzgar, kışın umutlandıran güneş. Yağmurun toprağa değmesi, çiçek açan açan ağacın nazikçe süzülmesi. Camın önünde ötüşen kuşlar. Gökte ki MAVİ, gecede ki SİYAH. Gelinliğin beyazı kadar umut dolu, kefenin beyazı kadar sakin. GÜLÜŞÜN DİYORUM SANA YÂR... Karnımda kelebekler uçurtan, geceleriyse hayaller kurduran. Anlatıyorum işte, bu benim LEYA'M... LEYA'M; Mecnun olup dağlarda gezdiren. Ateş olup kalbimi kül eden. Aşk mı bu hissettiğim, yoksa sevda mı? Aşk kalpte, sevda tüm bedende. Hediye o bana Allah'tan... O hapishane, bende onda hapis... Ne onda kalabiliyorum, ne de ondan gidebiliyorum... ERKEKLER AĞLAMAZ, AĞLARSA; Ya yâri gitmiştir, ya da yarası tazelenmiştir. Yârime kavuşmuşken neden ağlar bu gözlerim?... Varlığı sevinç, yokluğu hüzün ve ölüm yarim... Seninle var oldum. Seninle öleceğim... Sen hep gül yarim. Mevsimler sensin, geceler sensin, güller sensin... Sen bir tek SENSİN. Bendeyse HERŞEYSİN... (Buyurun kitabıma.
22 parts