Geçmişin acı gerçekleri her gün biraz daha zorlanacaktı.
Babasının ve üvey annesinin esareti altında tutsak edilmişti. Geçmişini hatırlamamaya, oraya kanlı perdeler örmeye, kalbinin en sol tarafını dondurmaya razı gelmişti. Çektiği her acıya göz yummuş, insanları umursamamayı seçmişti. Kırgındı, kırılmıştı... Ya kızgın olup gürültüyü seçecekti ya da kırgın kalıp sessiz olacaktı.
Kolaydı bağırıp çağırmak. Öfkelenmek , hele de kızmak. Ama, o zor olanı seçti. Kendi içinde yaşadığı vaveylayı serbest bırakmak istedi. İçindeki cehennem ateşini söndürmek istedi. Her zaman giryan olan olmak istemedi. Ve bir adım attı...
"Bu güzellikte hiç bu çağında
Yakışır mıydı boynuna o kefen?"