Üniversiteli bir genç kız olduğunuzu düşünün: Sıradan, sıkıcı bir hayatınız; çatlak bir en iyi arkadaşınız, ve okulun en popüler çocuklarından birine karşı platonik aşkınız var. Ve bu hayat uzaklardan, bambaşka bir ülkeden gelen bir çocuk yüzünden alt üst oluyor...
"O günden sonra, ne zaman gökyüzünde dolunay olsa, iki kulenin tam ortasında duran sevgililer, ayın parlak yüzünde prens ve prensesi görür olmuşlar... Ve bu iki aşığı gören sevgililer bir daha asla ayrılmamış... Ölüm bile onları ayıramamış..."
Şu anda tam iki kulenin ortasında duruyorsunuz. Ne dersiniz, Ay'a bakmak ister misiniz?
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir. Dikkat! Bu kitabı okurken neden benim abim yok diye dert yanabilirsiniz :)
"Onu istemiyorum." Nefret dolu bakışları bendeyken babamdan uzaklaştı. "Benim kızım değil o!" dedi ve üstüme atılmak için hamle yaptı. Fevri bir hareketle geriye kaçarken hemşirelerden biri annemin koluna enjektör sapladı. Sakinleştirici olduğunu tahmin ettiğim sıvı bedenine girdi, hareketleri yavaşça kesilirken hala sayıklıyordu.
"Gerçekleri söyle ona Yılmaz." dedi uykuya dalmadan hemen önce. "Öz ailesini bulsun."
Beni bitirecek kelimeler dudaklarından döküldü. Annem odaya alınırken babam da peşinden gitti. Bedenim titredi, vücudumu soğukluk kapladı. Bir insan narkozluyken asla yalan söyleyemezdi.
Başlangıç: 12 Haziran 2022