Gökyüzünden kayan yıldız gibiydim ben; babasının ölümüyle kayıp giden.
Rüzgarın haşin pençelerine yakalanıp oradan oraya savrulan.
Bir dal arayandım ben; güvenle,gözlerim kapalı durabileceğim bir dal...
Sonra onu buldum. Sımsıkı tutundum,bırakmak istemedim. Kırılıp da düşeceğimi bilemedim. Bir kuş gibi sorgusuz sualsiz durmak istedim. Oysa ki kuşun kanatlarınaydı güveni. Dal kırılsa da, uçup giderdi,düşmezdi.
Ama ben uçamadım. Dal kırıldı, düştüm ve büyüdüm.
O an anladım ki gökyüzü bir kere çatlayıp içine su almaya başladığında, yeryüzünün ıslaklığına bulanmıştır art ık susuzluğun resmi!