Biz hep içinde ölüm barındıran dualar ederek uyuyorduk. Yumarken gözlerimizi karanlığa, kahrolası hayallerimizi tekrar tekrar kuruyor, tekrar tekrar yıkılıyorduk.
Düşüyorduk, kaldıranımız yoktu.
Yalnızdık.
Soluklanamazdık,
Bizim hayatlarımızın gölgesi yoktu.
Ya çok yanıyorduk, ya çok ıslanıyor...
Sığınacak limanlarımızı yıkılmıştı,
Çoktan kalkmıştı gemiler, gemiler gözlerimi kısarak bile göremeyeceğimiz kadar çok uzaklaşmıştı.
Nedense uyuşturmuyordu artık beynimizi, sizlere ruhlarınızı sattıran o çok meshur maddeler.
Şişelerin dibinde aradık kaybettiklerimizi -ulan biz hiç kazanamamış ki..-
Gemiler dönmeyecekti bir daha, limanlar -ki rüya-
Limanların midesi, almayacaktı bizi içine.
Biz hep uyanmamacasına, uyumak isteyecektik böyle hüzünlü akşamlarda.
Bir sabah Allah'ım bir sabah ağlat bizi huzurunda.
Dokun yanaklarımıza, acılarımız saklı yanaklarımızın ıslaklığında.
Gökyüzümün mavisi kayboldu
Ben Kara ...
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız.
O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi.
⏳
"Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça.
"Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."