Avcılar ortaya çıkarken bakışlarım tekrar Alaz'ı buldu. Onu vurmamışlardı çünkü hareket etmiyordu. Boğazımdan kaçan hırlamayla ayağa fırlarken önüme gelen ilk avcıya saldırdım. Elindeki silahı savurup boynunu kırdığımda Alaz adımı haykırdı. Silahlar bu defa ardı ardına ateşlenirken hızla yerde yuvarlandım. Karnım ve bacağımdaki acı katlanırken sert bir solukla dizlerim üstünde kaldım. Bakışlarım Alaz'ı bulurken diğer bacağıma daha sıktılar. Onu da karnından iki kere vurmuşlardı. Dişlerimi sıkarken sertçe soluyordum. Üç avcı bana yaklaşırken ikisi silahlarını üzerime doğrultmuştu. Üzerlerinden yayılan yoğun kurtboğan kokusu genizimi yakmıştı. İkisi kollarıma uzandığında hareketsiz kaldım. Daha fazla kurtboğan yemek istemiyordum. Gücüme ihtiyacım vardı. İkisi kollarımdan tutup kaldırırken biri arkama geçmişti. Silahın namlusunu sırtıma bastırmayı ihmal etmemişti. Otuzdan fazla avcı vardı. Benim gibi Alaz'ı da kaldırmışlardı. Gözlerimiz buluşurken sertçe soluyordum. " Düşmanını hafife almamalısın. " diyen tok ses ilerideki ağaçların arasından gelmişti. Beşten fazla kişi ağaçların arasından yürüyordu. Bu ses daha önce duyduğum seslerden değildi. Başımı Alaz'a çevirirken kaşlarım çatılmıştı. İfşa olmuş olabilir miydi? " Ayıldığınız da konuşacağız. " diye devam etmesiyle kollarımdan tutan avcıları savurdum. İki silah ateşlenirken öne doğru düştüm. Sırtımdaki acıyla inlerken son anda yüz üstü düşmekten kurtuldum. Gözlerimin önündeki görüntüler karanlığa karışırken son gördüğüm şey Alaz'ın öylece yerde yattığı oldu. Koza bizi avlamıştı. Ava giderken avlanmıştık. ©2018 | cerenbrbr8