Küçüklüğümüzde,bazen anne ve babamıza kızıp odamıza kapandığımızda sinirle yatağa oturduğumuz zamanlar çok olmuştur.Gözyaşlarımız küçük yanaklarımızdan akarken bizi gülümsetecek bir şey olur,kitaplığımıza kayar gözlerimiz.Oradadır işte,sığınacağımız liman.Alırız elimize,bazen Sırlar Odası'na gireriz,bazen Snape'in zindanında iksir karıştırır,Gryffindor ortak salonunda kutlama yaparız.Sihir Bakanlığına gider,Atriyumdaki havuza Galleonlar atarız sevincimizden.Sevdiğimiz kişinin başkasını sevdiğini sanar,çareyi en yakın dostumuzun omuzlarında ağlamakta buluruz.Bazen de gider,Hortkuluk ararız,orada kim olduğumuzu anlarız.Ve artık Kral'ın hep içimizde olduğunu biliriz...Teker teker sevdiklerimizin ölümünü izleriz savaşta.Sakar bir çocuğun içinden nasıl bir kahraman çıktığını görürüz.'Her zaman' sevmeyi öğreniriz.Bilge olmayı,zekayı ve farklılığın asla kötü olmadığını.En yakın dostumuza karşı savaşmayı,bunun yürek isteyeceğini.Kendi kararlarımızı vermeyi ve asla vazgeçmemeyi,sadık kalmayı.En önemliside onu öğreniriz,o dünyayı döndüren şeyi.En güçlü tılsımları,en büyük silahları yerle bir edecek kadar kuvveti olan şeyi.Sevgiyi.Ve bu seri,bize bunu öğretmiştir.Bu yüzden yeri apayrıdır.Okurken Zeki'yizdir,Kral'ızdır, Seçilmiş Kişi'yizdir.Asla bırakmayacağımız ve izleri sürekli kalacak bir şeydir bu.Yettiremeyiz kelimeleri.Herkes abarttığımızı düşünsede Harry Potter budur işte,ve çok daha fazlası.
Kitabımda öyle alelade bir seyi değil,hayatımın çok önemli bir parçası olan bu seriyi tanıtmayı,benim için olan anlamlarını ve sizleri sevindirmeyi umuyorum.İlk kitabım olduğundan,hatalarım olabilir.Lütfen görüşlerinizi bildirin.O köşedeki küçük yıldızın da dolu olması benim için çok önemli.Yazım kurallarına dikkat etmeye çalışacağım. Şimdiden çok teşekkürler.
Büyülü Gü