Bedeni buz tutmuştu, uzun parmakları saçımla oynamıyordu. Hareketsiz bir şekilde gözlerini kapatmıştı paslı hayata, bırakmamalıydı beni, ayağa kalkmalı ve sımsıkı sarılmalıydı bana. Yapmadı.. ne saçımla oynadı nede ayağa kalkıp sarıldı. Beni bırakmıştı, intihar edip,hayatın gardına düşüp, yenilmişti. Pes etmişti, onsuz bir hayat onsuz hayal olmazdı... olmamalıydı "Geç kavuştuk be deli kızım, birbirimizi kurtaralım derken uçurumdan yuvarladık bedenlerimizi. Gerçekler bizi adeta enkaza dönüştürmüştü. Kaldıramadım ben bu yükleri, dayanamadım Asi Peri... O böyle seslenmişti sana değil mi? Benim Perimi alıp götürmüştü benden, sen benden gidince ben kendimi bulamamıştım. Değişmiştim, evimize uğramaz olmuştum. Çünkü biliyordum senin kokun beni boğacak, beni öldürecek. Senin kokun zehirdi be kızım, yavaş yavaş işlemişti yüreğime. Beni kaç kere kurtardın Asi Peri, uçurumlardan. Savruk bedenimi kaç kere zayıf bedenine yükledin. Kaç kez katlandın bana... Kaç kez sevdiğini söyledin?