Derin bir nefes aldım. Ayaklarımın altındaki İzmir manzarası çarpıyordu gözüme.
Bakışlarım yerdeydi, kaldırdım: "Beyler, ben annem ve kardeşimden sonra ilk kez bir karşı cinsi sevdim lan!"dedim.
Görkem, "Gizemli konuşma oğlum noldu?"dedi.
"Anlamayacak kadar salak mısın Görkem, Elif'i seviyorum." dedim.
"Elif'i?"
"Evet."
"Hani şu çarşaflı olan kızı?"
"Evet."
..
"Biliyorsun ki bu dünya imtihan yeri. Allah herkesi farklı şekil de imtihan eder. Kimini fakirlikle, kiminiz zenginlikle. Kimini güzellikle, kimini çirkinlikle. İmtihanın mantığı da budur zaten. Zor olan bir şeye dayanabilmektir imtihan. Bu yüzden onun en sevdikleri ağır imtihanlar geçirmiştir hep. İnsanlar da böyle imtihanlar geçirir bazen.
Belki Allah, peygamberi Musa'nın yaşadığı imtihanı yaşatır sana. Ömrün Firavunlarla savaşmakla geçer.
Ama "Bu devir de Firavun mu var?" Deme. İnsanı namazdan, tesettürden, dini yaşamasından alıkoyan her şey firavundur.İsterse anne ve baba olsun.
Belki de Yusuf peygamber gibi karanlığın kuyusuna düşürmüştür Allah seni. Ahir zaman da her yer bir kuyu değil mi? Her yer belirsiz, simsiyah değil mi?
Unutma, seni kuyuya düşüren Allah, o kuyudan çıkaracak. Ve bir gün seni, gönlünün Mısır'ına Aziz yapacak!
...
İnsan nefis için değil O'nun rızası için sevmelidir en başta.
Tek taraflı dünya için değil ahiret hayatı için yani Sonsuz içinde sevmelidir aynı zamanda.
Sevdiğinden önce, sevdiğini yaratanı sevmelidir.
Allah gönlünüzü hangi gönüle yerleştireceğini bilir.
Allah, O'nun için yanlışlardan döneni O'na sığınanı ve O'nun için kararlar alanı sahipsiz bırakır mı hiç ?
Biz yeter ki O'nun için güzel ve temiz kalmaya çalışalım.
Güzel kalmaya çalışan insanlar için hep güzel tevafukları vardır Allah'ın..
..
Gerçek aşkı satır aralarında bulacağınız bir hikaye :)
Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi.
" Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi.
Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti.
" Bak bakalım burada ne yazıyor?"dedi sesindeki alaycı tınıyla.
" Arslan."dedi karşısındaki adam kısık çıkan sesiyle.
Ardından Eylül'ün yaka kartını gösterdi Toprak parmak ucuyla.
"Peki burada ne yazıyor."
"Eylül Arslan."
"Aynen öyle." dedi Toprak başını aşağı yukarı sallayarak. Ardından elini kaldırıp yüzüğünü gösterdi.
" Bu."dedi sorgulayan sesiyle.
" Yüzük."
Eylül'ün elini tutup kaldırdı.
" Bu."dedi tekrar.
Aynı cevabı aldığında ellerini indirip birbirine kenetledi. Ve tekrar kaldırıp herkesin gözüne sokarcasına konuştu.
" Birleştir bakalım ne çıkacak ortaya."dedi. Ardından masaya göz gezdirip karşısındaki adama dikti bakışlarını.
Birkaç saniye cevap vermesini bekleyip adamın omzundaki elini sıktı.
" Evlisiniz."dedi adam fısıltıdan farksız sesiyle.
" Doğru cevap." dedi Toprak alayla.
Adamın omzundaki elini çekip yüzünü Eylül'e çevirdi.
Birkaç saniyeliğine yumuşayan bakışlarını tekrar buza çevirip masaya döndü.
Birbirlerine kenetlenmiş ellerini gösterip: " Duyduğunuz gibi biz evliyiz. Daha öncesinde bilmiyordunuz çünkü bilmenize gerek yoktu. Şimdi öğrendiğinize göre herkese afiyet olsun." dedi.
Masadan yükselen hayret nidalarını umursamazken masadaki yerine ilerledi. Eylül'ün elini bırakmadan yanındaki sandalyeyi çekip:" Geç güzelim." dedi. Yanlarındaki birkaç kişi duydukları ile küçük çaplı bir şok yaşarken onların gözü sadece birbirleri üzerinde idi.