KARANLIKLAR TANRIÇASI
  • Reads 25,431
  • Votes 880
  • Parts 10
  • Reads 25,431
  • Votes 880
  • Parts 10
Ongoing, First published Jan 18, 2017
Mature
Blake gergince yüzünü sıvazlarken kitabı okumaya devam ediyordu. Andres masanın etrafında dolanmayı kesip durdu. " Kral Michael'i bulalım. " dediğinde kapı yavaşça açıldı. Bilgeler hızla ayağa kalkarken Kral Michael içeriye girdi. Üzerinde siyah, kırmızı işlemeli kraliyet kıyafeti vardı. Siyah gözleri bilgeler üzerinde gezinirken ürpertici bir sessizlik oldu. Baldomero Andres'e kısa bir bakış attı. Onu bulmak için uğraşmalarına gerek kalmayacaktı. Baldomero en iyi bildiği büyüyü fısıldamaya başladı. 

toma mis ojos, déjalo ver.
Gözlerimi al, görmesine izin ver. 

Ela gözleri ufak bir ışıkla parlarken sağ gözü tamamen bembeyaz oldu. Kral Niblis her şeyi görebilecekti. Baldomero'nun sağ gözü tamamen Kral Niblis'in hakimiyeti altındaydı. Nereye bakmak istediğine o karar veriyordu. Baldomero sol gözüyle Andres'e ufak bir bakış atarken sağ gözü Kral Michael'in üzerindeydi. Andres alışamadığı bu görüntüyle gözlerini çevirdi. " Majesteleri... " diye mırıldanıp saygıyla eğilen bilgeler tedirgindi. Kral Michael kaşlarını çatarak kısa bir an gergin olan Blake'e baktı. İki saat önce konuştukları şeyleri bir an bile unutmayan Blake fazla gergindi. Andres bir şey öğrenecekleri umuduyla pür dikkat onları izliyordu. Ablasının yerini bir an önce öğrenmek istiyordu.

" Melsa babamla konuşmak için gitti. Geri döndüğünde her şeyi öğreneceğim. Sen istediklerimi öğrenebildin mi? " 

©2017 | cerenbrbr8
All Rights Reserved
Sign up to add KARANLIKLAR TANRIÇASI to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Celladımla Son Dans by BlackSunny1
22 parts Ongoing
Meşe gayet sıradan bir hayata sahipti. Ta ki kendini entrikalarla dolu okuduğu bir romanda bulana dek... Tabi ki hikayenin asıl kahramanı, güzeller güzeli Ashley olmamıştı. Bu fazla iyimser olurdu sanırım. O elbette romanın kötü ve imparatora aşırı derecede takıntılı karakteri leydi Efran'dan başkası değildi. Ah, tahmin edersiniz ki kendisi ölüme mahkumdu. Tabi ki ölümü aşık olduğu imparatorun elinden olacaktı. O celladına aşık olmuştu. Ama her şeyi kaybetmiş değildi. Elinde okuduğu roman sayesinde paha biçilmez bilgilerle bu dünyaya düşen Meşe, celladıyla düşman olmak yerine iyi biri rolüne bürünmeye karar vermişti bile ama asla tahmin edemeyeceği duygular kapısını çaldığında bu kararlı duruşu nereye varacaktı, orası tartışılırdı. O halde webtoon tadındaki bu hikayeye hoşgeldin! "Söylesene. Bu yeni taktiğin mi?"diye sordu karşıya bakarken. Kaşlarımı çatarak baktım. "Neden bahsediyorsunuz majesteleri." Vücudunu bana döndürdü ve "Böyle umursamaz olman ve güçlü durmaya çalışman. Beni etkilemek için yeni bir taktiğin mi?"diye bitirdi cümlesini. Ona şaşkınlıkla baktım. Bu adam su egosundan ne zaman vazgeçecekti? "Size defalarca söyle-..."diye uzun bir nutuk çekmeye başlayacaktım ki belime konan elle konuşamadım. Prens belime koyduğu eliyle beni yavaşça kendine yaklaştırdı. Kendisi de iyice bana sokulurken yüzüme doğru fısıldadı. "Eğer öyleyse..." Sustu. Bir süre gözlerimin içine baktı ve devam etti. "Eğer öyleyse kesinlikle işe yarıyor." Söylediği kelimelerle kalbim yine aynı şeyi yaptı. Hiç olmaması gereken biri için hızla çarpmaya başladı.
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
72 parts Ongoing
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
You may also like
Slide 1 of 10
Celladımla Son Dans cover
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
20. HAYATIM cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover
BAŞ BELASI/ *Yarı texing* cover
Kaçış cover
FIRTINA ZAMANI  cover
Azrathia'nın kamçısı cover
Gizli Saklı  (+18) cover

Celladımla Son Dans

22 parts Ongoing

Meşe gayet sıradan bir hayata sahipti. Ta ki kendini entrikalarla dolu okuduğu bir romanda bulana dek... Tabi ki hikayenin asıl kahramanı, güzeller güzeli Ashley olmamıştı. Bu fazla iyimser olurdu sanırım. O elbette romanın kötü ve imparatora aşırı derecede takıntılı karakteri leydi Efran'dan başkası değildi. Ah, tahmin edersiniz ki kendisi ölüme mahkumdu. Tabi ki ölümü aşık olduğu imparatorun elinden olacaktı. O celladına aşık olmuştu. Ama her şeyi kaybetmiş değildi. Elinde okuduğu roman sayesinde paha biçilmez bilgilerle bu dünyaya düşen Meşe, celladıyla düşman olmak yerine iyi biri rolüne bürünmeye karar vermişti bile ama asla tahmin edemeyeceği duygular kapısını çaldığında bu kararlı duruşu nereye varacaktı, orası tartışılırdı. O halde webtoon tadındaki bu hikayeye hoşgeldin! "Söylesene. Bu yeni taktiğin mi?"diye sordu karşıya bakarken. Kaşlarımı çatarak baktım. "Neden bahsediyorsunuz majesteleri." Vücudunu bana döndürdü ve "Böyle umursamaz olman ve güçlü durmaya çalışman. Beni etkilemek için yeni bir taktiğin mi?"diye bitirdi cümlesini. Ona şaşkınlıkla baktım. Bu adam su egosundan ne zaman vazgeçecekti? "Size defalarca söyle-..."diye uzun bir nutuk çekmeye başlayacaktım ki belime konan elle konuşamadım. Prens belime koyduğu eliyle beni yavaşça kendine yaklaştırdı. Kendisi de iyice bana sokulurken yüzüme doğru fısıldadı. "Eğer öyleyse..." Sustu. Bir süre gözlerimin içine baktı ve devam etti. "Eğer öyleyse kesinlikle işe yarıyor." Söylediği kelimelerle kalbim yine aynı şeyi yaptı. Hiç olmaması gereken biri için hızla çarpmaya başladı.