Hüküm giymek mi? Hayır; besbelli masum bir kızın canına kast etmekti bu. Vahşice bakire kızların canına kıyan adi ellerin yeni kurbanıydı Roxelane. Sadece bedenindeki garip değişimlere ayak uyduramaz haldeyken cahil insanların üstüne yapıştırdığı damgaydı bu; en kirlisinden hem de... Her şeye rağmen aklını kullanmaktan aciz maşaların durmak bilmeyen oyunlarına kurban olmak istemiyordu genç kız sadece. "Aklınızı hiç kullanmaz mısınız siz! " Her bir deyişiyle bin pişman yüreği çarpardı yeniden. Etrafında kol gezen, din adı altındaki saçmalıklara boyun eğen insanların aciz tonlamaları fazlasıyla sıkmıştı canını aslında. İki lafa günahlarının bağışlandığını sanan aptal insanlar ve bütün mal varlığını kiliseye yatırıp cennetten toprak satın alanlar kadar kirliydi şu sıralar Orta İtalya kıyıları. Küçüklüğünden beridir seyrettiği deniz, artık umutlarını geri vermiyordu sanki. Her gelişinde sunduğu hüzün, yas ve gamdan bunalmışken her şeyiyle bağlı olduğu ablasını da katlettiler sonunda "Cadı bu! Yakın şunu! "diye haykırarak. Kim duydu peki acı çığlıklarını? Hangisi uzattı elini... Merhametlerine sağır olmuş, koyundan en ufak farkı bile olmayan bir toplum ve onları dilediğince güden çıkarcı din adamlarına göğüs germenin kolay olmayacağı belliydi. Tek dileği ablasının intikamını alarak kasabasına dolaylı yoldan huzur getirmek olan bir kızın, imkansızlara sürüklenmiş bir aşka esir düşmesi, bedenine hakim olamazken kulağına fısıldayan ihtirasın büyüsüne kapılıp kardinale aşık olmasıyla meydana gelen sessizliği bozan bir fırtınaydı bu... "Hepimiz aynı bataklıkta yaşıyoruz; ama bazılarımız yıldızlara bakıyor. " Kapak yapım: yazanbayan14