🍂🍃
Derin bir nefes alıp Erdem' e baktım ve;
"İnsan hiç kendinden nefret eder mi?
Hiç ailesinden nefret eder mi?
Kendini ne yaparsa yapsın gereksiz, işe yaramaz biri gibi görür mü?
Belki de gerçekten birileri benden nefret ettiği ve önemsemediği için böyle davranışlarım vardır benim...
Kendimden nefret ediyorum. Ben bu dünyada yaşamak dahi istemiyorum. Yaşadığım tüm zorluklara rağmen ayakta kalan ben yaşamak istemiyorum anlıyor musun? Ben ailemin hiçbir üyesine yaranamadım ne yaptıysam! Beni anlasınlar diye türlü yollara başvurdum biliyor musun?
Beni önemseyen, düşüncelerimi dinleyen kimse yok Erdem!. Ailem dengesizim teki. Babam sorumsuz, umursamaz, şerefsizin teki. Annem ise hiçbir şeye nasıl ayak uyduracağını bilmeyen babamın kölesi olmuş bir kadın. Öfkesini bana zarar vererek dindirmeye çalışan bir anne benim ki...
Ve ben, kendimi bulmaya çalıştığım sayfadaki aydınlık söz dizeleri yerine, karanlıkta aydınlığı arayan bir seyyah gibiyim. Karanlığımda boğulurken beni karanlıktan çıkaracak bir aydınlık olabilir mi?..
Beni bu karanlıktan çıkaracak biri ya da birileri var mı?" diye sitem ettim belki de hayatta güvenebileceğim tek erkeğe..
Yaptığım onca sitemden sonra beni bırakacağını sessizliğinden anladığım adam, beni şaşırttı. Başımı öne eğdim göz yaşlarımı görmesin diye.
Ellerini çeneme yerleştirip başımı kaldırdı ve gözlerimin içine baktı.
"Mısra, o kişi ben olucam desem inanır mıydın bana?" dedi Erdem. Bende şaşkınca o an;
"Bilmiyorum... " dedim.
Bilmiyorum...