İks, Ze'ye bir süre baktı. Ona yıllar önce de hatırlattığı gibi; gözlerinin yeşilinde kaybolmamak için direnci zayıftı. Ama buna yenik düşmenin limiti dolmuş, tüm kuvvetini son cümlelerine sarfetme vakti gelmiş, geçiyordu:
"Ayrılıyor muyuz? Sonsuza dek?"
"Üzgünüm ama sadece... "
"Tamam! Yeterli ; her şey. Sus ve gözlerini kapat. "
"Ayrılığımızın vedası bu olmak zorunda değil. İks, yalnızca arkadaşmış gibi ayrılmamız yeterli olacak. Ben seni çok sevdim İks. Umarım bu itiraf seni tatmin eder."
İks'in artık son dileği gerçekleşme aşamasındaydı. Bütün uğraş, çaba, sarfettiği gayret! Ölümünün artık günüydü nihayet...
"Sus"
Daha dağılmış vaziyette son kez ;
"Ve gözlerini kapat."
Ze'nin artık dilinde ne söyleyeceği bir kelime, ne de biraz olsun mecal kalmıştı.
Sustu, ve gözlerini kapattı...
İkisi de ağlamaya başladı sessiz sedasız. Ze'de biraz gurur. İks umursamadan başlamıştı bile düşünmeye ;bu gözler bu yüze bir daha asla aşkla bakamayacak, dilleri ona söyleyemeyecek: sevgilim...
Ze'nin elini tuttu. Ona son hediyesi, aynı zamanda kalacak en etkili ve tek hatırası; öperken gözlerinden sitemle akıp dudağıyla yanağını ıslatan bayat göz yaşları oldu. İks onu çok özlemişti...