... "Sana istemiyorum dedim Ayşin. Neyini anlamıyorsun?"normalde adımı söylemeyen adam her kavgamızda Ayşin diye bağırır Evin diye çağırırdı. Ve ben sırf adımı onun ağzından duymak için onunla her gün kavga edebilirdim. "Bende iznine ihtiyacım yok dedim Hakan. Neyini anlamıyorsun?" "Canın kavga etmek istiyor herhalde. Peki, memnuniyetle. Benim soyadımı taşıdığın sürece ve bu evde olduğun sürece çalışmak yok. İşe giderken kapıyı kilitlememi istemiyorsan kes sesini!"Söylediği her bir söz kalbime bir darbe indirirken sakin ol dedim kendime. "Bana karım bile diyemiyorsun değil mi? Soyadımı taşıdığın süreceymiş! Bak bana, karşında iki buçuk yıl önce seninle evlenerek hayatının en büyük hatasını yapan kız var mı karşında? Yok anladın mı yok artık o kişi." "Bazı hataların geri dönüşü olmaz. Bunu en iyi senin bilmen gerek." "Haklısın. En iyi ben bilirim bunu. Senin gibi birisine katlanmak zorunda olmak yeterince acı zaten."kalbim ve mantığım birbirine o kadar zıt çalışıyordu ki buna bazen minnet duyuyordum. "Beni sevdiğini söylerken öyle demiyordun ama."alaycı tavrı beni çığrımdan çıkarırken ne aldığım derin nefesler ne de işlevini yitirmiş beynim işe yarıyordu. "Bundan sonra sana bir şey dememe gerek yok zaten. Ne halin varsa gör!"bir şey demesine izin vermeden üst kata çıkıp telefonumu ve çantamı alarak salona geldim. Sanki daha yeni kavga eden biz değilmişiz gibi koltukta uzanmış televizyon izliyordu. Kapıyı çarpıp dışarı çıktığımda gözyaşlarım özgürlüğünü ilan edercesine akmaya başladı. Silme gereği duymadım, yenileri alacaktı zaten yerini.All Rights Reserved