O adamı görünceye kadar, aşkın ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmezdi kız.
Kalbinin en derinlerinde bir yerde 'aşkın' saklandığını bilmezdi.
Birine gözü kapalı güvenmeyi, sevmeyi, yanında olmayı bilmezdi.
Onun için aşk dizilerdeki kurguydu, gerçek olduğunu bilmezdi.
Onun hayatı dakikaları saymakla geçerdi... saatleri saate bakmadan bilirdi.
"Dört elli yedi, dört elliz sekiz, dört elli dokuz... beş."
Onun hayatı beşi bir geçe biterdi, bunu bilirdi.
Her gün beşi bir geçe onun hayatı kararırdı, ama bu karanlıktan çıkamazdı, ne yapsa, ne etse çıkamazdı... ta ki 'o' kalbinin derinlerindeki aşktan çıkıp gelene kadar...
"Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanmayacaklara."
Oğuz Atay
(Gerçek kişilerin isimlerinden ve mesleklerinden esinlenerek yazılmış bu hikaye, tamamen hayal ürünüdür.)