Siyasi ihtirasların, Çin'in gölgesindeki taht kavgalarının ve Moğol baskısının göbeğinde bir Türk Devleti. Göktürk Kağanlığı.
Başına buyruk, dediğim dedik, zeki ve güzel bir Oymak beyinin kızı, Alpagu.
Batı Göktürklerine en parlak dönemini yaşatan, cesur bir komutan, Batı'nın Yabgusu ve Türklerin kılıcı Tardu.
Sayısız düşmanın ortasında birbirlerine aşık olabilecekler mi ? Sırt sırta verip Göktürklere Hakan ve Hatun olabilecekler mi ? Yoksa Çin'in oyunlarına kanıp birbirlerine Devletliği zehir mi edecekler ? Peki ya Moğollar ? Kuzeyden inen Moğolların intikamını kim alacak ?
"Zalimlikle öldüm, merhametle doğacağım "
Vivian Dumchestier.
Arganie İmparatorluğunun Arşidükü ile imaparatorun isteği üzerine evlendi, kendi isteği dışında evlenmiş olmayı gururuna yediremedi ve tüm kibrini nefretle evliliklerine kustu.
Kocasını tanımaya çalışmak yerine düşmanlığı ve entrikayı tercih etti. Kocasını düşmanı olarak gördü öyle ki bu düşmanlıkla üvey oğluna zarar vermekten bile çekinmedi.
"Vivian Dumchestier kocanızı ve oğlunuzu zehirlemeye çalıştınız, imparatorun adıyla idam edileceksiniz."
"Ben yapmadım, ben değildim!"
Vivian hırpalanmış halde darağacına doğru götürülürken gözleri rahibin yanında duran kocası ve üvey oğlunu buldu.
Duygusuz bir şekilde hatta ona utançla bakıyorlardı.
O kadar pişmandı ki , ikisinden de özür dilemek istedi ama artık çok geçti. Boynuna geçirilen bir ip celladın indirdiği kolla altındaki zemin kayarken Vivian'ın son gördüğü ona iğrenerek bakan kocasının bakışları oldu.
Vivian ertesi gün gözlerini açtığında kendini evliliklerinin ilk yıllarında buldu.
"Kocam ve oğlum bu hayatımda size tüm sevgimi vereceğim."
Vivian bu hayatında iyi bir insan olmayı başarabilecek miydi?