Kemikleri paslı nasırlarla taçlandırılmış bir çığlık kopuyor, ruhumun soğuk zindanlarında. Bir melodi dizisi doluyor kulaklarımdan içeriye fakat tanımı yok... Teninde ahenkli bir büyüye kapılmış iki farklı hayat soluklanıyor; biri çığlık çığlığa, diğeri insanların en sessiz maskelerinden hallice. Mürekkebim bitiyor, dur diyorum; bitemezsin. İçini tekrar doldurmak için akıttığım kanım, bir ip olup intiharlarımda başrol oynayan satırlarımın arasında simsiyah bir katrana dönüşüyor. O satırların kurban verildiği, her harfinde ruhuma hançerlerini saplayan paragraflar henüz bitmedi. Ölümü kendi ellerinden olan gecenin koğuşlarına hapsolmuş katillerin son sözleri henüz söylenmedi. Mezar taşlarının başında karanlığa bir mum yakan insanlar, bir şarkı mırıldanıyor; sözleri dile gelmedi. Ve kan sızıyor, bir Kuğu'nun dinmeyen uğultusundan. Mumu üfleyip, siyahıma karanlığını süren tanıdık dudakları gözlüyorum şimdi; boğazından dökülen her bir söz ayrı bir melodi. Bir ilâhi. Ya da ağıt. Ayırt edemiyorum artık. ஜ "Kırılmış kanatlar, incinmiş kalpler, kaybolmuş ruhlar... Söylesene, Siyah Kuğu. Sen buradasın diye mi yağmur yağıyor, yoksa bulutlar da mı bize ağlıyor?" SİYAH KUĞU "Acı, sevgiden beslenir."