Aşkın Kokusu:BARUT
  • Reads 2,536,566
  • Votes 137,367
  • Parts 47
  • Reads 2,536,566
  • Votes 137,367
  • Parts 47
Complete, First published Jan 26, 2017
Yaşatmak...
Bazı insanlar, bazı insanları yaşatmak için doğarlar. Kendileri için değil başkası için yaşarlar. Her gün belki de yüzlerce insanın acısına bir nebze de olsa merhem olabilmek için saatlerce ayakta, uykusuz bir halde oradan oraya koşturup dururlar. Yaşatmak için. Bir nefesin daha son bulmaması, bir bedenin daha kara toprağın altına girmemesi için. 
Şüphesiz bu kutsal görevi ancak kutsal bir ruh yapabilirdi.

Ve öldürmek...
Canını alanın canını almak. Kan dökmek ve ellerine baruttan başka bir kokuyu haram kılmak. Ama silahı ateşlerken katil olarak değil yiğit olarak anılmak. Şehitlerimizin kanlarını kendine katarak gökte dalgalanan bayrak için can almak. Yaşamak ve ölene kadar öldürmek.
Şüphesiz bu kutsal görevi de ancak kutsal bir ruh yapabilir.

Aynı dünya da tamamen farklı hayatların içinde yaşayan iki farklı insan. Tek ortak yanlarıysa başkaları için yaşamaları. 
Bu, bir hemşire ve bir jandarma özel harekatçının hikayesi.
Biri yaşatmak için diğeri öldürmek için savaşırken aşk da onları bir araya getirmek için savaşacaktı.
All Rights Reserved
Sign up to add Aşkın Kokusu:BARUT to your library and receive updates
or
#486sevgi
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
33 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) by Katibe-i_Nur
50 parts Complete
Suikasti yapacağı yer üst kıdemde bir askeri karargahtı ve orası en iyi eğitilmiş askerleri barındırıyordu. Ve araştırdıklarına göre General'in kızı Âmine'yi parmak izi almadan içeri alıyorlardı. Çarşaf ve maskeyle kendini kamufle edebilirdi genç kadın. Askeriyede Âmine'yi daha önce görmüşlerdi. İki santimlik bir boy farkı dahi olsa bunu fark ederlerdi. Âmine ondan 5 cm daha uzundu ve bu yüzden boyu ona yakın olsun diye altı dolgu topuklu spor ayakkabı giymişti. Üzerinde ki çarşaf bol olduğu için ondan daha zayıf olduğu belli olmuyordu. Mavi gözlerine Âmine'nin bal rengi gözlerini lensle taklid edince herşey tamamdı. Bilerek onu seçmişlerdi. Bir karargâha girip oranın en yetkili General'ini öldürmek ancak onun altından kalkabileceği bir görevdi. Ve bunu başaracaktı! Bugün örgütlerinin kabusu General Hamid Aladağ ölecekti! Üstelik bunu öz kızı Âmine Aladağ yapacaktı. En azından herkes böyle bilecekti... 🗝️ Burası Hemsâye Adası'ydı. Dört tarafı denizle kaplı, içi huzur dolu bir kara parçası. Sanki burası dünya da temiz kalmış tek yerdi. Hâlâ insanlar düşenin üzerine basıp geçmek yerine birbirleriyle yardımlaşırdı, hoşgörü vardı mesela hangi dine, ırka, yahut giyimde olduğuna karışmıyorlardı burda insanlar. Birlikte huzur içinde yaşayıp gidiyorlardı. Aylardan Temmuz'du. Hemsâye'nin çiçek açtığı en göz kamaştırıcı zamanlarındanlardı. Çiçekler takmış bir gelini andırıyordu Huzurun Adası. Rengarenk eski usül boyanmış evlerin balkonlarına tırmanıyordu Begonvil çiçekleri. Yanından yürüdüğü ahşap konağın duvarlarını saran asmanın yapraklarını toplayıp hasır sepetine biriktiriyordu bir genç kız. Şimdi bu nadir kalmış temiz beldeye kendi karalarını çalmaya planlıyordu kara ruhlar. Elbette ki onlara set vuracak kahramanlar mevcuttu. İşte serüven böyle başlayacaktı.
You may also like
Slide 1 of 10
Bir Erik Meselesi cover
SARRAF cover
Dilek Ağacı cover
GECENİN İZİ cover
İHTİRAS (TAMAMLANDI) cover
HEMSÂYE (TAMAMLANDI) cover
Kocamın Patronu (Tamamlandı) cover
BENİ BIRAKMA cover
İKİ FARKLI MAVİNİN HİKAYESİ #WATTYS2015 (TAMAMLANDI) cover
Lavin cover

Bir Erik Meselesi

18 parts Ongoing

"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?" Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum. En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı. "Karar alındı. Barış sağlanacak. Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak." Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum. İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir. Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana. Ölüm sessizliği gibi. "Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar Yarın istemeye gelecektir." Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.