Çocuk muydum? Belki biraz. Bu beni kötü mü yapardı? Hayır, hiç sanmıyorum. Olgunluk gereken yerde olmalıydı, bugünlerde herkesin üstünde taşıdığı şekilde değil. Çünkü olgun olduğunu iddia eden insanlar bir avuç özentiden ibaretti.
Saf mıydım? Belki biraz. Bu beni tehlikeye sokar mıydı? Evet, bazen. Ama bu kötü bir şey değildi. Ben insanlara güvenmeyi seviyordum. Sonunda kalbimi kırıyorlardı, güvenimi hiçe çıkarıyorlardı kabul, ama ben güvenmeyi seviyordum. Güvenmediğin bir insana samimi olamazsın. Etrafına duvarlar ören insanlar güçlü olduklarını, hiçbir şeyin onları yıkamayacağını sanıyorlar. Yanılıyorlar.
Ben sıradan bir kızdım. Ne herhangi bir yetenek üzerinde kendimi geliştirmiş ve parlamıştım ne de aşırı zekiydim. Çalışkandım, sorumluluklarımı bilirdim. Kendimi tanır, az olanla yetinirdim. Bazen Polyanna'nın pembe gözlüklerini ödünç alır öyle bakardım dünyaya. Benim dünyam bana her zaman yeterli gelmişti. Mutluydum, elimdekiler bana yeterdi.
Yanıldığımı ise dört mevsim ardında anlamıştım. Elimdekileri doğru seçememiş, yanlış insanlara güvenmiştim. Çocuk gibi davranmak yerine olgun olacağım noktayı şaşırmıştım. Pembe gözlükleri kırmış, agresif olmuştum. Dört mevsimde arkadaş dümeninin beni nasıl farklı yöne sürüklediğini anladım.
Şimdi ise hayatı yaşayanlardanım. Hala eskisi gibiyim aslında, ama her birinden azaltmıştım. Daha az çocuk, daha az saf, daha az arkadaş. Ve içinde olduğum gerçek dünyaya çıplak gözle bakmak... Bu iyi olandı. Doğru olan ve mutlu eden...
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...