Oğuz dersanenin kantinindeki en sol masaya yerleşti. Önce etrafında göz gezdirdi, kendisini rahatsız eden bir şey olmadığını anlayınca çantasından matematik kitabını çıkardı ve büyük bir ses oluşturmak istercesine masaya attı, o gün dikkat çekmek istiyordu. Beklediği şiddette değildi ses fakat amacına ulaşmıştı, meraklı gözleri üstünde hissedebiliyordu.
Ders çalışmak istemiyordu. Kitabın kapağını kapattı ve tekrardan etrafına bakındı, sıkılmıştı.
Derken onu gerçek anlamda rahatsız eden bir şeyle karşılaştı. Rahatsız edici şeye odaklandı ve anlamaya çalıştı fakat zorlanıyordu. Kızın yüzündeki keder, fazla karmaşıktı. Sanki kederi çözmek için strateji gerekiyordu.
Duru'yu biliyordu, dersanede çoğu kez görmüştü ayrıca 1. Seviye sınıfta olduğu için Duru'yu bilmemek zordu. O güne kadar kız Oğuz'a normal geliyordu, yüzündeki keder her şeyi değiştirmişti. Oğuz'u meraklandırmış ve nasıl olduğunu anlayamamıştı fakat biraz incitmişti de. Oğuz kendi kendine konuşmaya başladı. Bakma kıza Oğuz, bakma. Fakat engel olamıyordu, Duru ona baktığını çoktan fark etmişti.
Oğuz kızın gözlerini kaçırmamasını tuhaf bulmuştu. Duru'nun ela gözlerine baktıkça içi burkuluyordu.
Kızı çözme isteğini muhafaza edemeyince kendine plan hazırladı.
Kederi bulacaktı, belki fazla saçmaydı bu isteği ya da fazla anlamsız. Fazla basitti ama merak etmişti. Hiç kimsenin merak edeceği bir şey değildi, Oğuz bir an kötü hissetti. Kendinin aptal olduğunu düşünmüştü çünkü Duru'ya bu denli bakan tek kişinin kendisi olduğunu anladı. Sanki aslında onda merak uyandıracak hiçbir şey yokmuş gibi.
Olsa da olmasa da merak etmişti, belki de kız sadece yorgundu, bitkindi veya kırgındı.
O an için Duru'nun bitkinliği bile Oğuz için kulağa ilgi çekici geliyordu.
Kederi bulacaktı. Ve kederin arkasında saklı olanları...