Hepimiz; ışıksız bir bahçede bulunan küçük çiçekleriz. Yaşayabileceğimiz bir ortam yok burada. Ne ışık ne su ne de toprak var aslında. Kendi çabalarımızla açmaya çalışıyoruz fakat durup da " Nasıl bir yerde yaşamak için bunca savaşı veriyoruz? " diye sormuyoruz, açıyoruz. Hepimiz farklı renklere bürünüyoruz aslında en güzel rengin siyah ve beyaz olduğunu unutup. Gecenin karanlığına ışık tutuyoruz adeta. Bazılarımız pembe, bazılarımız sarı, bazılarımız mor, bazılarımız mavi, bazılarımız yeşil oluyoruz. Bazılarımız ise yarım açılmışken veya hiç açılmadan kırmızı renge bürüyor kendini. İşte ben onlardanım. Ben, daha yaşamadan içinde kocaman bir yaşam barındıranlardanım. Ben, küçük bir yarasanın uçarken ayaklarıyla yakaladığı kırmızı çiçeklerdenim. Ben imkansızım, aynı zamanda bir o kadar da mümkün...
Ben, yapraklarından kan akanlardanım !