Ben babaannemdeyken bir gün kapı aralanmış; Ezmîr'in başı Çağan'ın göğsüne yaslı... Onları oracıkta görmüşler. Bundan sonrası kumbaramda ne kadar para varsa ona vermek istiyorum. "bunlarla bir şey yapamam"diyor. Yanağıma dokunuyor titreyen elleri. Onu odaya kitledikleri tam 5 gün olmuş. Çağan'dan haber alamıyoruz. Ağabeylerin onu dövdüklerini söyleyemiyorum. Nasıl söylenir ki böyle bir şey... İstanbul'a gitmiş olması için dua ediyorum. Ağabeyimi astılar. Gözlerimin önünde; öz ağabeylerim, öz babam ve öz annem yaptı bunu. Evin içinde Adrine'nin kanun sesi duyuluyordu. O gece yine hayal kurmuştuk. Arada bir sıçrayarak uyanmıştı uykusundan. Alnındaki teri silmiştim. Yanından kalkmamak için ağabeylerimden yediğim dayaklara bile aldırmamıştım. Yanından ayrılırsam "bu rezilliği sokak duymamalı"diyen babamın onu öldüreceğini düşünüyordum. Şimdi yanından ayrılmadın da ne oldu? diyeceksiniz. Haklısınız; onu kurtaramadım. Sanki sırf o kendini assın diye yüksek yapılmıştı bu evin tavanları. Ağabey topallayarak girdi içeri ve yanına yaklaştı zorla uyandırdı turkuaz gözlü prensi. Gözlerimi araladım. Sus! İşaretiyle birlikte koca bir şamar indi yüzüme. Odadan Ezmîr'i de alıp çıktıkların da sessizce peşlerinden gittim. Dördü de oradaydı. Ezmîr söyleneni yapıyordu. İskemleye çıktı. O an göz göze geldik. Son bakışmamızdı. 15 yaşındaydı. Ne kadar güzeldi bilemezsiniz. Kendi elleriyle geçirdi ipi boynuna. Her şey kuralına uygun olmalıydı. İnfaz biraz da intihar havası vermekti olan bitene... Bacaklarının titremesi durana kadar kapı eşiğinde, orada kaldım. Ölmüştü Ezmîr.All Rights Reserved
1 part