O lanet günden sonra hiçbir zaman dışarı çıkamadım.Çıkmadım.Çünkü sokağa adımımı attığım an biliyordum ki insanlar bir böceğe bakarmışçasına bakacaklardı bana.Onlardan farklı olduğumu düşünüyorlardı.Ve aslında bir bakıma doğruydu.Onlardan farklıydım.O farkta bu tekerlekli sandalyeydi işte.Ve hiçbir zamanda insan içine çıkacak cesareti bulamayacaktım kendimde.Bulunduğum 4 duvar dünyadan ibaretti benim için.Orası bana göre değildi.Onların gülüşlerinin altında ezilemezdim.Bunu gözümle görmeye dayanamazdım.En fazla şuan olduğu gibi perdenin arkasından,dışarıda akıp giden hayatı incelerdim.İnsanlar hayatlarını yaşarken hepsi birbirinden bir haberdi.Onlar hayatlarına güllük gülistanlık devam ederken kimide hastalılarıyla,canlarıyla uğraşıyordu.Mesela ben.Adalet dedikleri şey 6 harften ibaretti sadece.
Hayatta her zaman bir insan ikinci bir şansı hakeder mi?Belkide bu yaptığı hataya göre değişir.Bana göre haketmez.Çünkü birincisinde sizi yaralayan şey ikincisinde öldürebilir.Ve ben ölümümü kendi ellerimle imzaladım.Beni öldüren adama yeniden mezarımı deşmesi için kendi ellerimle kazma-kürek verdim.
Gecenin en siyahında,umutların bitmiş olduğu yerde benim hikayemi dinlemeye var mısın?O zaman usulca ilk sayfayı aç ve gözlerini sıkıca kapat.Ve sonra geri aç..Benim dünyama hoşgeldin!
"Gözündeki ateş kalbimi yakınca,sandım ki aşkımız ömür boyunca..Meğer bu bir oyunmuş kolay oynanan,beni sevdiğin var ya o bile yalan..ayrılık yok artık böyle demiştin,bilsen seni nasıl nasıl sevmiştim.Oysa gerçek farklıymış uyandığım an anladım ki bu sevgi koca bir yalan..söz vermiştin bana seninim diye.Başka bir aşk bulmuşsun yine kendine,söyle mutlu mu şimdi kalbini çalan?yoksa bu yeni sevgi o da mı yalan.."