Dün olanlar bugün de olmuştu . Bugün olanlar yarın da olacaktı . Bunu bilmenin ve bir şey yapamayacak olmanın tedirginliği iliklerimi ısıtıyordu . Günlerimin birbirine benzemesinden sıkılmıştım . Her sabah hiç bir şey olmamış , bir gün evvel hiç yorulmamışım gibi uyanmakta yaşadığım hayatın delirtici faktörlerinden biriydi. rutine bağlı kalan bir bireyin , hapis yatan bir mahkumdan daha fazla gün ışığına maruz kalması sanırım arasında ki tek fark . Böyle kıyaslama yapmama sebep olan bir yüzyılda yaşıyor olmak en temel şansızlığım olsa gerek . Fakat yine de mahkum olmadığım için mutluyum . Eğer insan muhteşem bir sıkıcılığa sahipse , kendini daha kötüsüyle kıyaslamak zorunda . En azından öyle olmalı . Doğdum doğalı farklı olduğumu yaşadığım her anda , bulunduğum her ortam da hissedebiliyordum .
Barış istemiyordum , savaşların olmamasını ya da açlığın sona ermesine gerek yoktu benim bu dünyayı sevebilmem için . Zaten hepsi bu sonsuz düzenin bir parçasıydı . Bitmeyecek olan şeyler. Bazı şeyleri kimse istemez ama hiç Bi zaman da bitmez . Çünkü bitmemesi gerekir , dünya böyle döner , insanlar bunları da benimseyerek mutlu olur.
Sokaklar da insanlık adı altında yaşanan yaşatılan bir telaş var . Hep bir işçi sınıfı , sigara içen zengin ağızlar , aldıkları paraları öğle aralarında lüks kafeler de adlarını bile doğru düzgün söyleyemedikleri kahvelere harcıyorlardı . Ve hep aynı muhabbet dönüyordu aralarında . Benim gibi olmayanları ayırt edebiliyordum . Memnuniyetsizleri yüzlerinden okunuyordu .
Want to ask me questions? See my behind the scenes? Even see my upcoming story sneak peeks?
There's even something better-talking to me about anything you want!