"Keşke hayatta her şey siyah ya da beyaz kadar keskin ve açık olarak belirlenebilse." Agatha Christie
*Mesleği ile ailesi arasında yaşayan ama aldığı cezalar nedeniyle asla yükselemeyen; ona göre, herşeyi, kuralına uygun oynadığını savunan, zanlıların İzmir belası diye dillendirdikleri bir Başkomiser... Emir Karataş
*2012'de Afyonkarahisar sokaklarından, ödül gibi yere, İzmir'e sürülen; hırçınlığı, soğukkanlılığı, hızlı kararları ve zekasıyla İzmir asayiş şubede göz dolduran, soyadı gibi herşeyin üstesinden gelen bir komiser, namı diğer Arıza.. Yunus Aşar
*Polis babası gözü önünde şehit edildi. Doktorluk hayalinden vazgeçti. Emir Başkomiser'in psikolojisini en iyi anlayan manevi kızı ve aynı zamanda İzmir Cinayet büronun bilişim uzmanı, komiser.. Ebru Simav
*İzmir adli tıp, onun ismiyle yankılanır. Çünkü iki kriminal vaka tezi yayınladı. Olay yerine ilk varan ve son ayrılandır. Çok ceset gördüğü için soğukkanlılık günlük hayatına yansımıştır. Hızlı kararları, keskin zekasıyla Oyi ekipleri aralarında bu komisere Karadul derler.. Sinem Güçlü
*Karabağlar'da göreve başladı. Macit Amir tarafından, Başkomiser Emir'in ekibine dahil edildi. Hızlı öğrenip, toplumda kaybolabilen bu komiser, Bukalemun lakabını sonuna kadar hak ediyor.. Rıza Batak
Bakalım Büro'da neler olacak?
YUKARIDA İSMİ GEÇEN ŞAHISLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"