
Hristiyan askerler ilk evlere vardıklarında; on kadar köylü, birkaçı ellerinde odun kesmek için kullandıkları baltalar, diğerleri ise tırmıklarla neler olup bittiğine bakmak ve bağrışmaların nedenini anlamak için kapılarından fırlama talihsizliğini gösterdiler ve hemen oldukları yerde sorgusuz sualsiz kesilip biçildiler. Onların hemen ardından kocalarının, kardeşlerinin ve babalarının kanlar içinde yere yuvarlandığını gören ve sevdiklerinin yardımına koşmaya çalışan kadınlar ve çocuklarda aynı akıbete uğradılar. Helen " Buraya sadece yiyecek temin etmeye geliyoruz zannetmiştim. Bu resmen vahşet." dedi ve gözleri yaşardı. Hamza'da öfkeyle dişlerini gıcırdattı ve " Hayvanlar!" diye söylenerek Baybars ve kızla olanları izlemeye devam etti. Biraz sonra, ilk hanelerde işlerini bitiren haçlılar köy meydanına vardılar ve atlarından aşağı atlayıp bütün ev ve ambarlara dağıldılar. Halktan ufacıkta olsa direnç gösterenleri katlettikten sonra sağ kalanları ve bulabildikleri bütün yiyecekleri meydana toplamaya başladılar. Helen askerlerden birinin on üç, on dört yaşlarında bir kızı annesinin itirazlarına kulaç asmadan kalabalığın arasından çekip çıkardığını ve en yakınındaki eve doğru sürüklediğini görüp hıçkırarak ağlamaya başladı. " Bu vahşilik! Bu barbarlık! Bunu yapamazlar!" Hamza dün konuştukları yaşlı adamın kalabalığın arasından sıyrılarak elinden geldiğince hızlı kızın ve askerin peşinden gitmeye çalıştığını, ama daha iki adım bile atamadan sırtına gömülen bir kılıçla yere serildiğini görüp atından inerek köyün en dışındaki evlere doğru yürümeye başladı ve Baybars arkadaşının arkasından " Nereye gidiyordun?" diye seslendi. " Bilmesen daha iyi. Yoksa beni durdurmaya kalkışırsın."All Rights Reserved