tacbeyit34

evlilik insanin bir nevi kendi kendisine ihanetidir.

Bizde yokluğuna cehennem var oluşuna cennet adı verilir sevgilinin. İnsanlar duygularının hücrelerine ayrılıp ona küçükte olsa aşk hatırlatması yapmasından korkarlar. inceden inceden vuran hissin aslında uzun zaman sonra gelen hissiyatsızlıktan kaynaklı ruh burkuntusu olduğunu biliriz esasen. Bunlar beynimizin odacıklarında gezerken bir bir uğrayan düşünce kangrenleri. İntihara meyilli sözcükler doluyor içimize. Bir bir teneffüs ettiğimiz düşünce oksijenleri yetmiyor düşüncelerimizi kusturmaya. Akıl açmaz sevda geçmez kervandan, puslu yaşı çocuk düşüncelerden, kalbe kan gitmeyen gecelerden, solgun yüzlerdeki ifadelerden, doğmamış doğrulmamış medeniyetlerden, sabaha çıkamayacak bedenlerden, affa layık olmayan zihniyetlerden, suskunluğumuzun konuştuğu demokrasi biçiminden, dünyaya uğramayan yetim düşüncesinden, düşüncesi öpülesi insanlardan, dünyanın var oluş teorisinden ve ve ve ile bağlanmayan bağlaçsız cümlerlerden, anlam yitiminden, varlıkla yokluğun sentez biçimi kalbimden, sana giden yolun yolsuzluğa çıkan boyutundan, inanmanın inanca aykırı olduğu yalan ruhundan ve her şeye rağmen varlığın varlığıma armağanken senli duyguların  üstünü örtüyorum.

İnancımın hangi yanısın ki sen hala karnaval havasında geçiyorsun düşüncelerimden.

Kelebekler ölmenin ne demek olduğunu iyi bilirler. Biz kuşlara değil kelebeklere emanet ömürle yaşıyoruz. Kelebekler aslında ölüm manasını kanatlarında taşırlar.

Biz eskiden misket oynayan sek sek atlayan çocuklardık ne ara koalisyona karıştık?

İki kelime üç sözcük dört tümce hepsi bir cümlede toplanıp sen eder mi?

Bana bir gece söyle örtülmemiş olsun üstü.

Gravürname
          Sen palmetlerde rumi 
          Sen suya çizilen resim
          Sen gravürlerdeki tasvir sanatı
          Sen el yazmalarının bulunmaz nüshaları
          Tezhibimin altın yaldızı
          Murassa beyitlerimin secili yazımı
          Sen kaybolmuş yollarımın pusulası
          Sen duyguların Nirvanası
          Sen sen senn
          Hayatımın yazılmamış sayfaları
          Seyhan Ilıcak 

Düşünülmüşler ve yaşanılmışlar ülkesinde kaçıncı el aşka denk gelmiştik?
          

İçin Mi?
          Gökyüzü niye böyle tuhaf?
          Kırmızı karın mevsimi geldiği için mi?
          Peki bu yağmurlar niçin yağıyor? 
          Çiğleri ıslatmak için mi?
          İçim içini yiyor
          Düşüncem septik olduğu için mi?
          Seyhan Ilıcak