"Sana bir hediyem daha var." Jaebeom heyecandan cümleleri kuramıyordu.
"Bir tane daha mı? Jaebeom bu kadarına gerek var mıydı cidden?"
"Vardı, bu senin doğum günün. Hem... Bu hepsinden özel."
Jaebeom Jinyoung'a bir cd uzatmıştı.
"Eve döndüğünde bunu dinle, tamam mı?"
Jinyoung ona denileni yapıp bilgisayarını başına geçtiğinde karşılaştığı şeyle gözyaşlarını tutamamıştı.
Demek ki Lim Jaebeom'un bir süredir eve kapanmasının sebebi buydu.
Ona kendi elleriyle şarkılar hazırlamıştı.
Jinyoung her kelimeyle daha fazla gözyaşı döküyordu. Bu kadar güzel bir hediye hayatı boyunca almamıştı, ve bir daha alacağını da sanmıyordu. Ve artık başka şarkılar da dinlemek istemiyordu.
Jinyoung'un elinde tuttuğu cd boğazına bir yumru getirmişti. Ayrılıklarından beri asla dinlememiş, bakmamıştı bile.
Açık olan bilgisayarına yürüdü ve cdyi yerleştirdi. Çalmaya başlayan şarkıların getirdiği duyguların ağırlığıyla olduğu yere çökmüştü.Nasıl kaybetmişti Jaebeom'u?
Onu bu kadar seven birinin ellerinden kayıp gitmesine nasıl göz yumabilmişti?
Bu sefer şarkılara karışan mutluluk gözyaşları değil, acı veren hıçkırıklardı.
Küslüklerini, kavgalarını bile özlemişti. Jaebeom'la olmanın her saniyesini özlemişti.
Son şarkı biterken, Jaebeom'un konuştuğu duyuluyordu.
"Merhaba, sevgilim. Umarım sonraki bütün doğum günlerini birlikte kutlarız. Seni sonsuza kadar, ne olursa olsun seveceğim. Her zaman yanında olacağıma söz veriyorum. İyi ki doğdun, iyi ki varsın."
Jinyoung dayanamıyordu, onun sesinden, yeniden bunları duymak için her şeyini verebilirdi.
Hızlıca kalktı ve koşarak evden çıktı. Atacağı her adımı bile planlayan Jinyoung için fazla cesurca bir hareketti bu. Kendini Jaebeom'un kapısında bulduğunda, bir şeyleri düşünmek için çok geçti. Geri dönüp de pişman olmamak için kapısını çaldı.
Jaebeom yerinden kalkabilecek bir halde hissetmiyordu kendini. Beklediği biri de yoktu, açması gerekmiyordu.
Jinyoung umutsuzluğa kapılmaya başlamıştı. Ya Jaebeom onu gördüğü için kapıyı açmak istemiyordu, ya da evde değildi. Umarım ikincisidir, diye geçirdi içinden ve şansını tekrar denedi.
Jaebeom bu kadar ısrarcı kişinin ne istediğini gerçekten merak ediyordu.
Ama Park Jinyoung, kapıyı açtığında görmeyi beklediği son şey bile olamazdı.
☯
eğer kimse benimle konuşmazsa
tek kelime etmeden
bilmeden aradığım tek şey sensin
bu sessiz okyanusun tepesinde güneş doğmaya başladığında
bu zor ayarlanmış melodinin üstünde
yalnız dikiliyorum
o zamanlardaki ses, o zamanlardaki hava
dalgalar haline geliyor ve çöküyor
ama onların yerleşeceği günleri bekliyorum
gökyüzüne ulaşana kadar dua ediyorum
zamanla daha ciddi olduğumda
unutulmuş anılar bana geliyor
o günleri düşünüyorum
her şeyin iyi olduğuna inanmıştım
o günler daha da uzaklaşıyor
yanağıma esen rüzgar
kalbimi sallayan dalgaların sesi
dualarım gökyüzüne ulaşırsa
kaybolmaması için daha fazla bağırırım
kısa tırnaklarımın altında
yeni bir ten oluşmaya başladığında
bu zor ayarlanmış melodinin üstünde
o zamanlardaki ses o zamanlardaki hava
dalgalar haline geliyor ve çöküyor
ama onların yerleşeceği günleri bekliyorum
gökyüzüne ulaşana kadar dua ediyorum
zamanla daha ciddi olduğumda
unutulmuş anılar bana geliyor
o günleri düşünüyorum
her şeyin iyi olduğuna inanmıştım
o günler daha da uzaklaşıyor
o günleri düşünüyorum
her şeyin mahvolduğunu sanmıştım
o gülümsediğim günler
unutuluyor
//jj project, jinyoung, the day//
ŞİMDİ OKUDUĞUN
verse ● jjp
FanfictionAradan iki yıl geçmişti. Çevrelerindeki herkesin gözde çifti, ruh eşleri Lim Jaebeom ve Park Jinyoung'un yollarını ayırması üzerinden 2 koca yıl geçmişti. Jaebeom iki yıl boyunca onu yoğun anılarla bekleyen kütüphaneden kaçmıştı, ama daha fazla bu g...