~~
"Geçen fizikçi deney yapıcaz, tüpleri arkamdan labaratuvara getir dedi. Adamın arkadasından yürüyorum, bide aynı anda tüpleri inceliyordum. Ulan meğersem adam önümde durmuş. Bende farkında değilim az kalsın yakıyordum zavallı adamı." Bogum'un koluna yaslanmış, Namjoon'un sakarlıklarını dinliyordum. Sanırım Tanrı onu yaratırken bolca sakarlık ve zeka bahşetmişti. Çünkü canım arkadaşım tek başına bir ülkeyi yıkabilir, yüzlerce yangından sorumlu olabilirdi.
"Güzelim" Bogum'un ilgi dolu sesi kulaklarıma iliştiğinde, yüzümü ona doğru çevirdim. Ve ne zaman yüzümü izlemeyi bırakıp konuşmaya başlayacağını düşündüğüm sırada o ses yeniden kulaklarımı doldurdu. "Dalgın görünüyorsan bir sorun mu var?" Tabi ki var hayvan herif. Millet ile ilgilendiğinin yarısı kadar bile benimle ilgilenmiyorsun. Ah ama bunu tabi ki ona söyleyemedim. Çünkü ne yapar ne eder kendisini haklı çıkarırdı. Gözlerimi gözlerine çıkardım ve benden bir cevap bekleyen bakışlarına karşın konuşmaya başladım. "Hayır." dedikten sonra kesik bir nefes alıp devam ettim. "Namjoon'u dinliyorum sadece." Beni onaylarcasına bakıp, saçlarıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Ve tekrar masada ki konuşmaya odaklanmıştı.
Yaklaşık altı dakikadır kantindeydik ve Tanrı aşkına, Namjoon hâlâ sakarlıklarını anlatıyordu. Yeter be adam anladık en sakar sensin. Bide biz sakar olduğunu söyleyince trip atıyor. Peh her şey ortada işte. Ben yine düşüncelere dalmışken Yoongi içimi okumuş gibi konuşmaya başladı. "Hadi kalkın ders başlamak üzere." Bogum, Yoongi'nin cümlesine gülümseyip "Jimin"i özledin dimi?" demişti. Yoongi Bogum'a göz devirip sınıfa doğru yürümeye başlamıştı. O kalktıktan sonra bizde arkadasından sınıfa doğru ilerlemiştik.
Ellili yaşlarda ki korece öğretmenimiz Bayan Song içeri girdiğinde hepimizi selamlamıştı. Bizde onu selamladıktan sonra yerlerimize oturduk. Bu selamlamayı da kim bulduysa tüm küfürlerimi buradan o kişiye iletiyorum. Geçen gün sırf bu yüzden okula geç kalıyordum. Bir teyzeyle altmış defa selamlaştık. Tanrım bir türlü sonu gelmedi. Ve ben en sonda koşarak kaçtım. Üzgünüm teyzecim ama o derse geç kalsaydım sınıfta kalırdım.
Bayan Song tahtaya bir şeyler yazarken kapının çalınmasıyla hepimizin bakışları kapıya döndü. Kapıdan içeriye giren beden tüm hayranlık dolu bakışları üzerine toplamıştı. Üzerinde okul üniforması, alnına dökülen hafif dalgalı saçları ve yüzünde ki gülümsemesiyle bir sanat eseri gibi görünüyordu. Ama bu çocuğu daha önce hiç görmemiştim. Yeni olduğunu düşünüyordum ki arka sıralardan bir kızın "ah ona uzun zamandır hayranım" dediğini duymuştum. Nasıl yani bu çocuk uzun zamandır okulda ve ben bunu yeni mi fark ediyorum.
Bu düşünceyi fazla takmayıp sesine odaklanmaya başladım. Sınıfa bir duyuru için geldiğini söyledi.
"Haftaya cumartesi-pazar okul bir gezi düzenliyor iki günlük, doğayla iç içe olacağız sınav haftasından çıktığımız için stresi atlatmak için müdür bu geziyi uygun gördü ve gelmek isteyenler bana adını yazdırsın karşı sınıftayım"
Ses tonuna takılıp kalmıştım tane tane konuşuyordu ve kendinden emin bir tavrı vardı. Sınıftan çıkarken bir anlığına göz göze gelmiştik ve gülümseyip iyi dersler diyerek sınıftan çıkmıştı.
Elimi çenemin altına koydum ve ne ara aldığımı anlamadığım kalemle kitaba bir şeyler karalıyordum. Bir yandan da saate bakıp zaman geçmiyor diye içimden küfürler yağdırıyordum
Yaklaşık bir beş dakika sonra tenefüs zili çalmıştı.Yanımda oturan Yoongi'ye baktığımda "Hiç geçmeyecek sandım bir an, ders çok sıkıcı hocanın sesi ninni gibi geliyor"
"Sana katılıyorum"