you're my river running high

1K 112 212
                                    

İçtiğim alkol yakıcı bir şekilde boğazımdan geçerken gözlerim bir saniye olsun kalabalık barın diğer köşesinde arkadaşlarıyla gülüşen senden ayrılmıyor.
Her gülüşünde kalbimin ritmini değiştiriyorsun ve sen burada olduğumun farkında bile değilsin. Etrafta gezdirdiğin gözler kim bilir kimleri kendine davet ediyor davetsiz bir misafirinin olduğunu bilmeden.

Üstündeki siyah blazer ceketini çıkarıp bir kenara koyuyorsun ve ekose desenli eteğini daha iyi görmeme sebep oluyorsun, bir süre nefes almayı unutuyorum. Her hareketinle aklımı başımdan alıyorsun, bu dudaklarımı ısırmama sebep oluyor.
Elimdeki bardağı tezgâha bırakıyorum ve yüksek sesle çalan şarkının ritmine göre yere vuruyorum ayağımı.

Beni istemediğini söylesen de sürekli telefonunu kontrol etme sebebinin ben olduğumu biliyorum ve bu sırıtmama sebep oluyor. Biraz da gururumu okşuyor açıkçası. Geçen her dakika telefonuna bakmaktan usanıyor gibisin.
Ben de bu yüzden küçük bir oyunu başlatmak adına daha önce defalarca attığım mesajlar gibi sana bir mesaj gönderiyorum.

'Felix, konuşmamız gerekiyor.'

Aramızda geçen tartışmanın ardından birkaç haftadır benden kaçıyorsun. Arkadaşlarınla geziyor, eğleniyorsun. Ve kimse sahte neşeni anlamıyor benim aksime. Uzak kaldığımız her gün ikimizi de bir bataklığa sürüklüyor ama asla kendinden taviz vermiyorsun. Bu tavrın beni sana daha çok çekiyor ve kendimi senin çekiminden kurtaramayacak bir hâle geliyorum. Hoş, kurtulmak isteyen de yok zaten. Beni en derinlerine götürmeni, en derinlerinde hapsetmeni istiyorum.

'Konuşacak bir şeyimiz yok.'

Mesajıma gelen yanıtı okuduğumda kıkırdamama engel olamıyorum. Şu an sırıttığını görmesem bu söylediklerine inanabilirdim. Bebeğim, benimle oynamak gerçekten çok hoşuna gidiyor.
Gülümsememi bozmadan telefonumu cebime atıyorum.
O sırada arkadaşın elinden tutup kalabalığın arasına çekiyor seni. O kalabalığın içinde salınan bedenini büyük bir zevkle izliyorum. Bana hak vermelisin, seni görmediğim günlerin acısını çıkartıyorum.

Beni içten içe istiyorsun fakat korkuların bana ulaşmanı engelliyor bunun farkındayım. Benim tam anlamıyla bir şerefsiz olduğumu düşünüyorsun ve seni üzeceğimi söylüyorsun. Haklısın. Birçok kez seni üzmüş, birçok kez seni kırmıştım.
Fakat ne derler bilirsin korkularını yenmek için onların üstüne gitmelisin. Bana doğru bir adım atabilmen için elimden geleni yapıyorum.

Sen ve ben, biz olana kadar durmayacağımı ikimizde çok iyi biliyoruz.

Seni izlerken tanıştığımız ilk an gözlerimin önüne geliyor. Pek hoş bir tanışma olmasa da tanışma işte.
Bir barda kırmızı saçların, siyah elbisen, file çorapların ve postallarınla herkesin dikkatini çekiyorsun. Ve o herkesin içinde ben de yerimi almış oluyorum. Bakışlarım sürekli sana kayıyor. Sanki hissetmiş gibi gözlerini bana çeviriyorsun ve içimde bir yangının başlamasına sebep oluyorsun. Birkaç kez gözlerimiz birbirine denk geliyor ve bu seni gülümsetiyor.
Gecenin ilerleyen dakikalarında tuvaletlere doğru ilerlediğinde ardından gelen adamı fark ediyorum. Nereye gittiğimi soran arkadaşlarımı ardımda bırakıp peşinden geliyorum.
O gece seni bir piçin elinden kurtarıyorum.
Kısa süren bir kavganın ardından yaka paça yere fırlattığım adam hızla yanımızdan ayrılıyor. Arkandaki duvara yaslanıp yaşadıklarının şokunu atlatmaya çalışıyorsun. Senin adına gerçekten üzülüyorum ve elimden geldiğince yaklaşmamaya çalışıyorum seni ürkütmemek için.

"Hey, biraz daha iyi misin?"

Sana seslenmem ile kendine geliyorsun. Hafifçe başını sallarken hızla bana yaklaşıp kollarını bedenime sarman ile şaşırıyorum.
Kokun başımı döndürürken sarılışına karşılık veriyorum.

i follow you | jilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin