-KORKUNÇ HASTANE-

27 3 13
                                    



      Bade gelen günaydın mesajıyla gözlerini açtı. Mesaj Defne'dendi. Defne "Günaydın, hep birlikte toplanmamızı gerektirecek çok önemli bir konu var" diyordu mesajda. Bade ne olduğunu öğrenmek üzere Defne'yi aradı. Fakat Defne meşguldü. Belli ki mesaj herkese ulaşmış ve büyük merak uyandırmıştı. Bade "Madem Defne meşgul, bende o sohbet kahvaltımı yapayım, hem biraz zaman geçer, hem Defne'ye ulaşabilirim" diye düşündü. Ve düşüncesinde haklıydı. Kahvaltısını yaptı ve Defne'yi aradı. Defne meşgul değildi. Uzun bir süre konuyu Bade'ye açıkladı. Saat tam 9.30'du ve 10.00'da eski okulun önünde buluşacaklardı. Bu durumda Bade 'nin hazırlanmak için sadece 20 dakikası vardı. Hızlıca hazırlandı ve evden çıktı. "Belki biraz kendime gelirim" diye evin kafeden bir bardak çay aldı. Hızlı adımlarla yola devam etti Baran'la. Hem sohbet ettiler, hem de aceleyle gidecekleri yere doğru yürümeye devam ettiler. okulun önüne geldiklerinde Aden, Maral, Ilgın ve Mert oradaydı. Geriye sadece Haki, Enes, Gaye ve Helin kalmıştı. Birkaç dakika sonra Gaye'de yanlarındaydı. Gaye'yi Haki, Helin ve Enes takip etti. İşte tüm ekip bir aradaydı. Enes "Defne, bizi buraya neden topladığını tam olarak anlatır mısın, yoksa meraktan çatlayacağım" dedi. Defne "Tamam, herkes sakin olsun ve beni çok dikkatli dinlesin" dedi. Defne "Buraya 1 saat başı terk edilmiş bir hastane var, çok uzun zaman önce hastanenin morgundan ve çeşitli yerlerinden gelen çığlık sesleri yüzünden lanetli olduğu düşünülmüş ve terk edilmiş" dedi. Bu açıklama 11 arkadaşın da ilgisini çekmişti. Maral "Peki, madem böyle olaylar yaşanmış, neden daha önce kimse merak edip araştırmamış? "dedi. Bade" Bence anlatılanlara bakılırsa kimsenin cesaret edebileceğini sanmıyorum "diye bir fikir öne sürdü. Defne ise şöyle bir açıklamada bulundu" Hayır, burası daha önce keşfedilmeye çalışılmış, fakat hastaneye giren herkes bir daha çıkamamış. Çıkanlar olmuş, fakat ilerleyen hayatında intihar etmiş "dedi." O zaman biz neden gidiyoruz böyle bir yere "dedi. Biz bunun gibi bir sürü macera atlattık ve hepsinden de sağ salim kurtulduk." Dedi. Ama bu hastane ve duyulanlardan daha tehlikeliydi.Hastaneyi için giden maceracılar ölmüş, cesetleri bulunamamıştı. Hastaneden sağ çıkanlar ise ya büyük bir şokta oluyor, ya dili tutuluyor, ya da herhangi bir organı olmadan geri dönüyordu. Ve bunlar sadece bu gizemin bilinen tarafıydı.

        Buluştukları gün aynı saatte okulun önünde olun kararlaştılar. Herkes ayrı bir görev üstlenmişti. Kimi yiyecek ve su ihtiyacını karşılayacak, kimi de yedek pil, el feneri, ilk yardım kiti gibi malzemeler getirecekti. Malzemeler kontrol edilip, herkes toplandıktan sonra saat 10.40'da yola çıkılacak ve terkedilmiş hastaneye gidilecekti.

       Beklenen gün geldi, herkes hazırlanırken hazırlanıyor malzemeleri kontrol ediyor. Hepsinin içinde tatlı bir heyecan ve biraz da korku vardı. Hastanenin birkaç günacağı için valiz de hazırlamaları gerekiyordu. Hazırlan, kahvaltı yap, evden çık derken saat 10.00 olmuş, herkes eski okulun önündeydi. Malzemeler kontrol edildi. Fakat dikkatini çekti bir şey vardı. Helin'in yanında 1 değil, 2 değil tam 4 tane çanta vardı. Nedenini sorduklarında ise gülmekten kırıldılar. Helin (Fransa'da doğdu ve büyüdü) "E malum. Sonuçta biz oğada misafiğiz. Misafiğ ev sahibinin gözüne güzel gözükmelidiğ." dedi. Maral "Helin ruhlara güzel gözükmeyi planlıyorsun herhalde." dedi. Bunu üzerine bir de Helin'in Fransız aksanı eklenince eklemince komikleşti. 12 arkadaş uzunca bir süre güldükten sonra, tüm malzemeleri tekrardan gözden geçirip ardından yola koyuldular. Uzun bir süre yürüdüler. Artık hastaneye ulaşmalarına birkaç metre kalmıştı, fakat hastane uzaktan bile tüm heybetiyle fark ediliyordu. Haki "Arkadaşlar, bu hastaneye girmek istediğinize emin misiniz?" dedi. Helin "Haki, ben bu kadağ hazığlığı boşuna mı yaptım, zaten zoğ taşıyoğum çantalağı" dedi. Kimse gülmedi çünkü çok korkmuşlardı. Hastaneye ulaşmalarına kısa bir süre kalmıştı. Biraz daha yürüdüler. Ve sonunda kocaman hastane tüm kasvetiyle karşılarındaydı. Hastanenin dışındaki yer dökülmüş, tabelası düşmek üzereydi. Bahçe kapısı ise paslanmıştı. Biraz beklediler kapının önünde. Herkes korkmuş ve tiksinmiş gözlerle hastaneye bakıyordu. Uras'ın "Ee ne duruyorsunuz, açsanıza kapıyı" demesiyle tüm grup irkildi. İlk hamle Ilgın'dan geldi. Kapıyı itti, fakat açılmadı. Tekrar denedi, fakat yine açılmadı. "Son bir kez deniyorum, kapı açılmazsa bu sefer de başkası denesin" dedi ve aynı zamanda kapıyı da zorlamaya devam etti. Biraz uğraştıktan sonra kapı kulakları sağır eden türden bir gacırtıyla açıldı. Bahçeye ilk adımı Baran attı. Baran'ı Aden, Defne, Bade ve Maral takip etti. Diğerleri hala kapının önünde bekliyordu. Aden "Ne duruyorsunuz, ortam çok güzel ve otantik, hadi gelin" diye bir espri yaptı, birkaç saniye sonra sinirli bakışlar Aden'in üzerindeydi. Aden "Arkadaşlar kızmayın, sadece sizi güldürmeye çalıştım." dedi ama kimsenin tebessüm ettiği bile yoktu. Biraz da dışarıda kalanları beklediler. Ama sonunda herkes bahçedeydi. Sırada ise korkunç hastaneye girmek vardı. Ağır ve küçük adımlarla ilerlerken, Defne bir ve çığırdı. Nedenini sorduklarında ise çok ürkütücü bir cevap aldılar. "Ayağım bir şeye takıldı, yere baktığımda da bir bacak gördüm" deyince herkes yere doğru baktı. Ilgın haklıydı, hem de fazlasıyla. Sadece değil, bir vücutta bulunabilecek onun türden kemik vardı. Adımlarını daha temkinli atıyor, ses çıkarmamaya özen gösteriyorlardı. Tam o mesaj Helin "Huu, huu! Kimse yok mu buğda, o kadağ misafiğliğe geldik, neden bizi kağşılamıyoğunuz?" diye bağırınca herkes aynı anda "Heliin! Susar mısın?" deyince Helin ağzını fermuarla kapatırmış gibi bir hareket yaptı ve sustu. Hastanenin kapısına da epey yaklaşmışlardı. Mert "Kapıya kadar geldik bir de kapıyı açma derdimiz var, kapıyı kim açacak?" dedi. Gaye "Ben açacağım" dediğinde herkes şaşkınlıkla Gaye'ye baktı. Çok fazla arka sessizdi ve böyle işlerde hep arka sıralar halinde halbuki. Kapıya dokundu Gaye. Derin bir nefes aldı, kapıyı itti. Ve kapı açıldı. Fakat bahçe kapısı gibi gıcırdamadı. Aden "Buraya yıllardır kimse uğramıyorsa kapı neden gıcırdamadı?" dedi. Bunun tek açıklaması olabilirdi: Buraya biri olabilirdi ve kimse duymasın diye kapıyı yağlamıştı. Ama neden bahçe kapısını yağlamamıştı? Demek ki buranın başka bir kullanımı daha vardı Ve kapı açıldı. Fakat bahçe kapısı gibi gıcırdamadı. Aden "İçeriye girmez ağır bir koku onları karşılıyordu. Bade "Gelirken koku almamızı önleyecek bir şey getirseydik keşke." dedi. Da haklıydı. Koku o kadar ağırdı ki 12 arkadaş için nefes almak bir işkence haline gelmişti. Gündüz etrafta karanlıktı. El fenerini yaktılar ama fener de önlerini pek aydınlatmıyordu. "Tak, tak, tak!" . sesler onları ürkütüyordu. Yavaş adımlarla ilerliyorlardı. Zaten hızlı ilerleyemezlerdi. Etraf darmadağındı ve sessizdi. Fakat duydukları takırtılar ve garip sesler bu sessizliği bozuyordu. Birkaç metre yürüdükten sonra önlerine bir hastane odası çıktı. Bakılırsa burası bir görünmeyen yoğun bakımdı. Oldukça geniş bir yerdi. Keşfetmek için idealdi. Koku o kadar ağırdı ki 12 arkadaş için nefes almak bir işkence haline gelmişti. Gündüz etrafta karanlıktı. El fenerini yaktılar ama fener de önlerini pek aydınlatmıyordu. "Tak, tak, tak!" . sesler onları ürkütüyordu. Yavaş adımlarla ilerliyorlardı. Zaten hızlı ilerleyemezlerdi. Etraf darmadağındı ve sessizdi. Fakat duydukları takırtılar ve garip sesler bu sessizliği bozuyordu. Birkaç metre yürüdükten sonra önlerine bir hastane odası çıktı. Bakılırsa burası bir görünmeyen yoğun bakımdı. Oldukça geniş bir yerdi. Keşfetmek için idealdi. Koku o kadar ağırdı ki 12 arkadaş için nefes almak bir işkence haline gelmişti. Gündüz etrafta karanlıktı. El fenerini yaktılar ama fener de önlerini pek aydınlatmıyordu. "Tak, tak, tak!" . sesler onları ürkütüyordu. Yavaş adımlarla ilerliyorlardı. Zaten hızlı ilerleyemezlerdi. Etraf darmadağındı ve sessizdi. Fakat duydukları takırtılar ve garip sesler bu sessizliği bozuyordu. Birkaç metre yürüdükten sonra önlerine bir hastane odası çıktı. Bakılırsa burası bir görünmeyen yoğun bakımdı. Oldukça geniş bir yerdi. Keşfetmek için idealdi. Etraf darmadağındı ve sessizdi. Fakat duydukları takırtılar ve garip sesler bu sessizliği bozuyordu. Birkaç metre yürüdükten sonra önlerine bir hastane odası çıktı. Bakılırsa burası bir görünmeyen yoğun bakımdı. Oldukça geniş bir yerdi. Keşfetmek için idealdi. Etraf darmadağındı ve sessizdi. Fakat duydukları takırtılar ve garip sesler bu sessizliği bozuyordu. Birkaç metre yürüdükten sonra önlerine bir hastane odası çıktı. Bakılırsa burası bir görünmeyen yoğun bakımdı. Oldukça geniş bir yerdi. Keşfetmek için idealdi. 12 arkadaş yoğun bakımın köşesine dağıldı. Buraya yıllardır kimse el sürmemişti. Eskimiş, paslanmış bir kaç hasta yatağı, yaşam destek cihazları ve bunun gibi bir sürü tıbbi malzeme duruyordu. Hasta yataklarının bazılarının olmama sebebi operasyonu kötü olan hastaları için tahmin etmesi idi. Büyük odayı biraz daha dolaştıktan sonra bir ayrıntı fark ettiler. Sanki oğlunun içinde biri yatıyordu. Üzerin de de mavi bir örtü vardı. Maral "Örtüyü kaldırmak isteyen var mı?" diye sormak kimseden ses çıkmadı. Aden "Bu işi ben yapabilirim." dedi ve örtüyü kaldırıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Korkunç HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin