~Yoongi'nin ağzından~
O öleli tam 2 gün olmuştu. Hepsi benim yüzümden olmuştu ona 'Dur atlama bende seni seviyorum.' diyemedim. Ve onu ordan aşağı kendim ittirdim. Kendi ellerimle hepsi benim yüzümden olmuştu.
Ona onu sevdiğimi söyleseydim belki de hiçbir şey böyle olmayacaktı. Daha farklı olacaktı...
Elime aldığım günlüğü inceledim. Açmaya ufak bir cesaretim bile yoktu.
Elime aldığım günlüğü onun yanında açacaktım...
Derin bir nefes alıp açmaya başladım ve açtığım ilk sayfada ki resimle gözlerim dolmuştu.
Baloda dans ettiğimiz bir kare duruyordu. Ve fotoğrafın hemen altındaki yazı dikkatimi çekmişti. 'Fazla güzel bir gece ve fazla mükemmel bir kare. Sevdiğim adamla dans ediyorum nasıl tarif edilebilir ki bu his?'
Sen beni bu kadar severken ben niye bu kadar geç kaldım; sana, bana, bize?
Günlüğün bir diğer sayfasını çevirdim.
Okulun ilk günüydü. Yanımdaki çocuk ise fazla soğuk. Biraz itici davranmıştı bana ama olsun benim için sorun değildi...
Diğer bir satır dikkatimi çekmişti.
Onu uyurken izlemek fazla tuhaf ama güzel bir his. Yüzünün her yerini inceledim. Ve beynime kazıdım. Zaten kalbim adını kazımıştı kalbime. Beni farketmişti ona baktığımı ve neden baktığımı sorunca dilim tutulmuş, konuşamamıştım. Ama sonra elimden geldiğince durumu düzeltmeye çalışmıştım.
Beni uyurken izlediğini bile satırları arasına almıştı. Ardından diğer satırlara baktım.
Bazı kendi bilmezler bana laf atmıştı sende onlara gününü göstermiştin. Beni koruman çok hoşuma gitmişti.
"Yanılıyorsun (adın) ben seni koruyamadım ve bunun için senden çok özür dilerim."
Önümde duran mezarlığa bakarak söylemiştim bunu.
Okulu gezmediğim için bana senin gezdirmeni istiyordum. Ama bu da diğer düşündüğüm şeyler gibi gerçekleşmemiş. Ama ben hiçbir zaman Yoongi sana karşı olan ümidimi yitirmiycem beni sevmezsen bile.
Senin ümidin olamadım ben sana sadece hüzün getirdim. Ve bunun için ayrı özür diliyorum.
Yoongi bana kahve ısmarlamıştı. Onunla karşılıklı kahve içmek evet bir hayalimi daha gerçekleştirmiştim. Bugün yanımıza bir çocuk gelmişti Yoongi'nin yanında bana yürümüştü. Yoongi çocuğu dövmüştü. Beni kıskanması çok hoştu.
"Evet, o an seni deli gibi kıskandım (adın). Hemde çok kıskandım."
Ardından yarım kalan satırlara geri döndüm.
Jimin adında biri yanıma gelmişti. Ardından bir kaç şey söyleyip yanımdan ayrılmıştı. Jimin'in bana karşı duyguları vardı eminim, benim Yoongi'ye olan hislerim gibi. Yoongi onunla konuşmamı istememişti. Kıskanıyordu evet beni kıskanıyordu.
"Evet (adın) seni kıskanıyorum herkesten, her şeyden kimsenin seni sevmesine tahammül bile edemiyorum."
Günlüğün bir diğer sayfasını çevirdim. Ben yanlış görmüyordum değil mi? Bunlar benim fotoğraflarımdı.
Uyuduğum fotoğrafın hemen altına 'Sen böyle güzel uyursan ben gözlerimi senden nasıl alırım sevdiğim seni böyle saatlerce, günlerce izleyebilirim. Uyurken bile bu kadar tatlı olmayı nasıl becerebiliyorsun?' yazıyordu. Cidden uyurken bile fotoğrafımı çektiğine inanamıyorum.
Yazdığı her satırı okurken kalbim acıyordu...
Ardından diğer bir fotoğraflara ve hemen altındaki satırlara baktım.
Balo gecesi onu o soğukta dışarıda beklemiştim. Ama o gelmemişti. Bende Jiminle beraber içeri girmek zorunda kalmıştım. Fakat sonra gözüme çarpmıştın gelmiştin evet gelmiştin. Fazla mı yakışıklı olmuşsun ne?
O gece aklımda canlanmıştı.Demek beni o soğukta dışarıda beklemişti. Ama ben de onu evinin önünde beklemiştim...
Gülen bir fotoğrafım duruyordu ve hemen altındaki yazı yine dikkat çekici bir biçimde özenle yazılmıştı.
'Sevdiğim sence de fazla güzel gülmüyor musun?' yazıyordu. Ufak bir tebessüm yerleşti yüzüme ama ardından onun yokluğu aklıma, kalbime yerleşince tebessümüm fazla uzun sürmemişti.
Ondan uzak kalmayı denedim ama olmadı ondan uzakta olamıyorum, ben onsuz nefes alamıyorum. Öğrendim yanlız yürümeyi, her gece onsuz uyumayı ve onu onsuz sevmeyi. En çok canımı yakan şey ise bunların hiçbirinden haberi olmaması...
Onunla yaşanacak günlerini onsuz yaşadım, onunla geçireceğimiz zamanları hep tek başıma geçirdim. Onsuz kurduğum hayalleri hala yaşatmak konusunda ısrarcıyım. Ama artık bende yoruldum onunla yaşayabileceğim şeyleri onsuz yaşamaktan, ve o yoksa yaşamanın ne anlamı var?
'Emre Aydın'ın da dediği gibi sen beni ölsen unutamazsın. Haklı ben seni ölsem unutamam, o gülüşünü, bakışını ölsem unutamam...'
Gözümden süzülen yaşı elimin tersiyle silip karşımdaki mezara baktım. Şimdi anlıyordum kardeşinin bana bu günlüğü neden verdiğini her gün bana karşı olan hislerini buna yazmıştı. Kardeşi de günlüğü okuyup onun bana olan hisleri anlamamı tekrar sağlamıştı.
O an ağlamak seni geri getirmiycekti biliyordum. Ama yüreğim can çekişiyordu ve insanın içi ölürken canı çok yanıyordu...
"Fazlasıyla canım yanıyor (adın). Bunların hepsine ben sebep oldum. Ve seni o karanlık yerde tek başına bırakmayacağım bu sefer asla olmayacak. Seni bekletmeden yanına en kısa sürede ben de geleceğim."
Gözümden süzülen yaşı tekrar elimin tersiyle silip günlüğü kapatıp son hazırlıklarımı yapmaya gidiyordum.
Bu sefer onu asla ama asla bırakmayacağım...
"Beni bekle meleğim, merak etme bu sefer seni fazla bekletmeyeceğim. Söz veriyorum."
-THE END-
~▪~▪~▪~▪~▪~
Ve kitabımın sonuna geldim.Umarım beğenmişsinizdir ve hoşunuza giden bir kurgu olmuştur. Arkadaşlar altını çizip eğik yazdığım yer alıntıdır bilginize.Yorum +vote vermeyi unutmayın. Sizi Seviyorum💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Sen | Min Yoongi
FanfictionBen seni çok sevdim Bay Swag. En çokta içimdeki seni... Ben bekledim, sen gelmedin; sen geldiğinde ben çoktan gitmiştim...