Akşam Yemeği •kaisoo•

9 Ekim

•Do Kyungsoo•

Karanlık, küçük, kirli depoda yavaşça ayağa kalktım ve sevinçle ne yapmam gerektiğini düşündüm. İlk olarak kendimi biraz temizlemeye karar verdim. Çünkü bir tanecik Jongin'imin benden tiksinmesini istemiyordum.

Ellerimi pantolonuma ve üzerimdeki tişörte sürterek pislikleri geçirmeye çalıştım. Uzun gelen paçalarımı içeri doğru kıvırdım. Kenardaki havluyu alıp ıslattım ve ayakkabılarımın çamurlarını temizlemeye başladım. Hırkam çok eski olduğu için giymemeye karar vermiştim.

Saçlarımı biraz düzelttim ve olduğum yeri terk ettim. Han Nehri'ne giderken çeşit çeşit dükkanlar vardı. Bir kozmetik mağazasına girip tester parfümlere bakındım. Güzel kokulu olanlardan bir tanesini sıkındım ve mağazadan çıktım.

Jongin, sigara ve alkolden nefret ederdi. Uzun zaman sonra beni gördüğünde kokumdan rahatsız olsun istemiyordum. Parfümle bir nebze de olsa bunu saklamayı düşünmüştüm.

Hava soğuktu, tişörtüm inceydi. Rüzgâr tenimi okşayıp tüylerimi diken diken yaparken hafiften yağmur çiselemeye başladı. Yavaş adımlarla nehrin yanından ilerleyip parka gittim.

Birkaç kişiden başka kimse yoktu ve bu beni mutlu etmişti. Kalabalıktan oldum olası nefret ederdim. Yağmurun artması da sevindirmişti. Belki saçlarım ıslanınca daha güzel görünebilirdi. Belki öyle olursa, Jongin beğenirdi.

İlerideki nehri izlerken bir yandan kalbimin hızlı atışlarını dinliyordum. Bu sikik hayatta tek güzel şeyin Jongin olduğu ve onun da birazdan yanımda olacağı gerçeği, içimi kıpır kıpır yapıyordu.

Soğuk havada üşümeye başlayınca, ellerimle kollarımı sıvazlamaya başladım. Biraz titriyordum ama sadece Jongin'in yanımda olacağını düşünmek bile tüm hücrelerimi ısıtıyordu.

Yağmurla beraber sabırsızlığım da artıyordu... Neredeyse bir saat geçmişti ama o hâlâ yoktu. Yüzümdeki gülümseme benden habersiz yok okurken telefonumun bildirim sesini duymuştum.

bearin: Üzgünüm, gelemiyorum.